Nevzuhur yerli turistler Mardin’in asıl yuvalandığı dağın kenarına “Eski Mardin” diyor. Çünkü şehirden taşan insanlar dağın eteğine ev kurdu ve oranın adına “Yenişehir” dendi. O yüzden “yukarı”daki Mardin’e öyle diyorlar, olsun.
Geçmişte Mardin’den birkaç mektup arkadaşınız olsa, çok şaşırırdınız. “Arkadaş hepsi mi aynı mahallede oturuyor?” derdiniz. Bütün adresler “1. Cadde” olurdu çünkü. Çünkü, Mardin’de -burada bahsi geçen Yenişehir değil elbet- başka cadde yoktur. Birinci Cadde, ikincisi olmayan bir caddedir.
Bademin üzerinde kirli beyaz bir kaplama var. Şekerli, ballı, şahane bir üst kaplama. Buna Mardinliler “milebes” diyor (“i” harfini “ı” okuyorlar, uyandırayım). Milebes ne peki? Badem şekeri. Kirli beyaz o şekerle bademin olağanüstü rayihası.
“Davut Selim” (buradaki “e” harfini de “kapalı e” biçiminde söylüyorlar) diye bir dükkân var, doğrudur. 1. Cadde’de, Cumhuriyet Meydanı’nın oralarda. Yemişin kurusu varsa, Davut Selim’in milebesi var. Yolunuz Mezopotamya’ya düşerse, Davut Selim’e iki satır uğramak cevaz üzredir. Neredeyse mecburiyettir, şarttır, sevaptır.
Al oradan sarı leblebi, koy yanına çekirdeği, tuzlu fıstığıdır, Antep’idir, mısırıdır hepsini sardır. En son “milebes” diye seslen ustaya, yüzü daha gülsün. Götür nereye götüreceksen, havandan geçilmez.
1. Cadde, unutma. Oranın adı “Eski Mardin” falan değil, basbayağı Mardin. Bunu da unutma.
Yazarın diğer yazıları