E-Kitap ve Kindle Paperwhite
okuma süresi 5 dakikaE-kitap, okumak isteyen insanın direnişidir. Hele ki Türkiye’de yaşıyorsanız, artık makul seviyeyi hayli aşmış basılı kitap fiyatlarına, yayınevlerinin kafalarına göre seçtikleri kitaplara, ola da cesaret edip yurtdışından kitap getirtmeye kalkarsanız günlerce, aylarca beklemek zorunda kalmaya başkaldırmaktır.
Kitapların .pdf uzantılı dosyalara taranmasından ve bilgisayar başında ya da akıllı cep telefonundan okunmasından bahsetmiyorum. Bütün gün bilgisayar başında çalıştıktan sonra ekran karşısında kitap okumaya çalışmak çok yorucu, cep telefonlarının da hem ekranları küçük ve parlak, hem de şarjları rahat rahat kitap okumaya yetmiyor. Üstelik her ikisinde de dikkati dağıtacak çok şey var. Kitap okumak için oturup Twitter’da, Facebook’ta fink atmamak için insanda çelik gibi irade olması gerek. Benim bahsettiğim, Kindle, Nook, Icarus Reader gibi kitap okumaya özgülenmiş cihazlarda okunan kitaplar.
Bu anlamda e-kitapla geçtiğimiz yıl tanıştım. Haruki Murakami’nin 1q84 isimli kitabını aldığımda ne yapacağımı şaşırdım. Toplam 925 sayfalık bu kitap, yaklaşık 800 gram olduğundan ne yolda okumak için çantana atabilirdim, ne uyumadan önce yattığım yerden sayfalarını karıştırabilirdim. Nihayet bir arkadaşım Kindle’ını ödünç verdi de kitabı okumaya başlayabildim. O uzunluktaki kitabı bitirmek de uzun sürünce, akıllıca bir manevrayla bana bir Kindle Paperwhite hediye etti de, kendi Kindle’ını kurtarabildi elimden.
Diğer e-kitap okuyucuları denemedim, ama Kindle Paperwhite’ın çok güzel özellikleri var:
1. 213 gramlık bu alet, birçok kitaptan çok daha hafif.
2. Yazı tipini ve büyüklüğünü, satır aralıklarını ve kenar boşluklarını ayarlamak mümkün.
3. Ekran ışığı da ayarlanabiliyor. Çok aydınlık yerlerde daha rahat okumak için ekran ışığını arttırmak, daha karanlık yerlerdeyse azaltmak gerek. Daha önceki Kindle modellerinde olmayan bu özellik, belirli bir süre sayfa çevirmeyince cihaz kendi kendine kapandığından, kitap okurken uyuyakalmayı sevenler için güzel bir özellik.
4. İstediğiniz cümlenin, paragrafın altını çizebiliyorsunuz. Altını çizdikleriniz ise ayrı bir dosyada saklanıyor ve kitabı bitirdikten sonra o kısımları aramanız gerekmiyor. Üstelik bu kısımları Facebook ve Twitter’da paylaşmak da mümkün. Üstelik Amazon’dan aldığınız kitaplarda, okuduğunuz kitabın en çok altı çizilen kısımlarını ve kaç kişinin o kısımları paylaştığını görebiliyorsunuz.
5. Not alabiliyorsunuz. Bu notlar da altı çizili kısımların olduğu dosyada saklanıyor. Böylece kitap okurken aklınıza takılanları daha sonra araştırabiliyorsunuz.
6. İçinde İngilizce sözlük var. Eğer İngilizce bir kitap okuyorsanız, sözcüğün üstüne bastırdığınızda sözlükteki tanım geliyor. Hatta Wikipedia’dan da araştırmak mümkün. Hele ki kitapta bilmediğiniz yerlerden, isimlerden ve olaylardan bahsediliyorsa, bu özellik çok işe yarıyor.
7. Aynı anda birden fazla kitap okuyabiliyorsunuz. Okuduğunuz her kitapta kaldığınız yer işaretli olduğundan, aylar sonra bile yarım bıraktığınız kitaplara dönmek mümkün. Üstelik tatile çıkmadan önce yanınıza hangi kitabı alacağınıza karar vermek zorunda değilsiniz.
8. İçinde basit bir Internet tarayıcısı var. Kitap okurken e-postalarınıza, Facebook’a, Twitter’a, Facebook’a bakabilir, arama yapabilirsiniz. Ekranı renkli olmadığı ve video oynatmadığı için sörf yapmaya dalıp kitabı unutma ihtimaliniz de yok.
9. Eğer İngilizce okuyorsanız, birçok ücretsiz kitaba ulaşabiliyorsunuz. Gutenberg Projesi güzel bir kaynak. Telif haklarının süresi geçen kitapları e-kitap formatında yayımlıyor. Arşivindeki kitaplar genelde İngilizce, ama Almanca, Fransızca, İtalyanca, Rusça… kitaplar da var. Korsanlıktan çekinmeyenler, daha yeni kitaplara da internet üzerinden ulaşabilirler.
10. Şarjı çok uzun süre dayanabiliyor. Günde 1 saat kitap okuyorsanız, bir ay kadar yeniden şarj etmeye gerek duymuyorsunuz.
Bu kadar güzelliğini anlattıktan sonra biraz da dertlerinden bahsetmek gerek:
a. Türkçe e-kitap bulmak çok zor. Örneğin geçen ay en çok satan kitaplara bakarsak, Hakan Günday’ın Daha isimli kitabının da, Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel Abisi isimli kitabının da e-kitap olarak satışı yok.
b. Zaten az sayıdaki Türkçe e-kitapların satış fiyatı kimi zaman basılı hallerinin fiyatından fazla. Hele de basılı kitaplar indirime girdiklerinde, aradaki fark iyice artıyor.
c. .pdf uzantılı olarak bulduğunuz Türkçe kitapları dönüştürdüğünüzde, bu dosyalar e-kitaba dönüştürülmeye uygun olsalar dahi, Türkçe karakterler nedeniyle sayfalar bozuluyor ve okunamaz hale geliyor.
d. Amazon Türkiye’de e-kitap satışı yapmıyor. ABD’de sattığı kitaplara ulaşmak, indirimlerinden yararlanmak için de oradan bir adres göstermeniz gerek. Ama bu adresi gösterdiğinizde de, bir süre sonra IP adresinizden işkillenip sizden verdiğiniz adreste yaşadığınızı doğrulamanız için elektrik, su vb. faturası istiyor.
e. Bütün bu sorunlar karşısında, Türkiye’deki kitap dergileri araştırma yapıp çözüm arayacaklarına, yabancı dergilerden buldukları “basılı kitap e-kitabı döver” konulu içi boş makalelerin çevirilerini yayımlayıp zaten e-kitaba soğuk bakan birçok okuyucuyu iyiden iyiye e-kitaptan uzaklaştırıyorlar. Türkiye’deki kitabevleri üzerinden az da olsa bir etkileri varsa, onu da e-kitap aleyhine kullanıp iyiden iyiye yalnız bırakıyorlar okuyucuyu.
Hele de bibliyofilseniz, e-kitap kurtuluştur. Bibliyofiller o anda ellerinde bir kitap yoksa tek başına nasıl yemek yiyeceklerini, nasıl uykuya dalacaklarını, toplu taşıma araçlarında nereye bakacaklarını, hatta tuvalette ne düşüneceklerini bilemezler genelde. Bütün bu anlarda kitap okumaya alışmış biri, yokluktan restoran menülerini ezberleyebilir, başkalarının banyolarında bulduğu diş macunlarının, şampuanların, kremlerin içeriklerini öğrenebilir, yolda başkasının gazetesinden iki satır okuyabilmek için şekilden şekle girebilir… Bu müptelalar için kitap okumak gerçek bir ihtiyaç olduğundan, saatlerce uzaklara bakıp iç geçirerek kitap kokusundan bahsettiklerini de pek duyamazsınız. Hukuk fakültesinin son sınıfının final sınavları döneminde tuvalette “Gazap Üzümleri”ni bitirmiş arkadaşımın kitap kokusundan bahsettiğini hiç duymadım mesela.
O yüzden e-kitaba eleştiri olarak
– Ah kitap kokusu!
– Kitaplara dokunmak ayrı bir haz. Saatlerce kitap sayfalarını okşayabilirim.
– Kitapların rafları doldurmasına hayranım. Eve bambaşka bir hava katıyor…
dendiğinde ciddiye almıyorum.
Papirüs mü, parşömen mi tartışmasını bir kenara bırakıp kitap okumak gerek.