Sakarya Caddesi
okuma süresi 3 dakikaSakarya’da bile Ankara’daki kadar çok anılmaz Sakarya’nın ismi. Dil-Tarih’ten, Mülkiye’den, Ankara Tıp’tan, Hacettepe’den çıkan gençler “Haydi Sakarya’ya gidelim!” derler. Kızılay civarında çalışan işçiler, memurlar ve diğer emekçiler günün yorgunluğunu Sakarya’da atarlar. Sakarya Caddesi’nden bahsediyorum. Geçtiniz mi ortasından, duymamanız mümkün değildir anason kokusunu burnunuzda. Barlarla, rakı içilen mekânlarla doludur Sakarya Caddesi. Rakı seviyorsanız eğer, canınız çeker. Oturursunuz bir mekâna. Gelip geçenleri izlerken memleket kurtarılır bilmem kaç kere, tuttuğunuz takımın şampiyonluğunu hesaplarsınız. Sevdiğiniz kadını hayal edersiniz belki de karşınızda, tek başınıza oturduysanız o tahta masalara. Üniversite okuyorsanız, en ucuz birayı satan mekânı kovalarsınız. Rakı sevseniz bile içecek paranız yoktur çoğu zaman. Belki ayın 7’sinde, burslar krediler yatınca… Hiçbir şey içmese bile bu gençler Hosta’da, Aba Piknik’te doyurur karnını okuldan sonra, öyle gider eve. Köfteci Doktor vardır bir de. Mevlana gibidir abimiz. “Paranız yoksa da gelin, hep gelin,” der.
Ankara’nın tüm güzelliklerini, gerçekten görmeyi bilenlerin önüne seriveren yerdir Sakarya Caddesi. Sigaraya karşı olan, sigara yasağına da karşıdır. Esnafı Tekel direnişinde mücadele etmiş, bazı mekânlar geceleri işçilere kapılarını açmıştır. Piyasa derdinde olanların değil, dost meclisinde, usturuplu içmeyi bilenlerin caddesidir Sakarya Caddesi. İçinde rock bar da barındırır, türkü bar da. Mutluluklarını getirirsin kimi zaman. Sevgilini getirirsin. Günler, aylar, yıllar geçip de ayrıldığında bu sefer hüznünü dindirmeye gelirsin buraya. Seni yalnız başına bırakmaz dostların. Su ile karışıp kıvamına erdikçe o güzellik, muhabbetler şenlenir, kahkahalar SSK İş Hanı’na kadar yükselir.
Balık kokuları döner kokularına, döner kokuları çiçek kokularına karışır Sakarya Caddesi’nde. Tozlu Ankara sokaklarının grisini, balıkçı tezgahında duran taze balığın gümüşünü, çiçekçilerin önünde dizilmiş çiçeklerin rengarenkliğini barındırır içinde. Vakitlerden öğlense bile arkadaşını kıramayıp bir bira içersin. Son yudumda dikip masaya koyduğunda bardağını, kafanı kaldırdığında sevdiğini bir başkasıyla görürsün belki. Bir bira daha söylersin. Her türlü renk ile birlikte, acılara da gebedir Sakarya Caddesi.
İzmir’den gelip, Ankara’da yalnızca bir buçuk senedir öğrencilik yaşamını sürdüren biri olarak anca bu kadar anlatabildim Sakarya Caddesi’ni. Daha çok şey eksik kaldı anlatılacak, biliyorum. Yaşadıkça öğreneceğiz, öğrendikçe öğreteceğiz. Dışarıdan gelip bir iki gün takılan anlamaz bu anlattıklarımı. Yaşamak gerekir, solumak gerekir havasını. Siz yine de fırsatınız olursa buyurun gelin, bir iki bira içeriz. Ama paramız varsa eğer, bir büyük rakı içeriz.
Fotoğraf: tgckrbs (deviantart)