Giresun’dan o yana…

okuma süresi 3 dakika
Küçükken babam doğduğu yerleri anlatmak için iki elini iki kulağıma koyup beni havaya kaldırırdı. “Bak bakalım gördün mü Artvin’i?” boyumun erişmediği yükseklikten dünyaya bakınca orayı Artvin sanırdım.

Küçükken babam doğduğu yerleri anlatmak için iki elini iki kulağıma koyup beni havaya kaldırırdı. “Bak bakalım gördün mü Artvin’i?” boyumun erişmediği yükseklikten dünyaya bakınca orayı Artvin sanırdım. 26 saatlik çileli bir otobüs yolculuğuyla ilk kez gittiğimde 12 yaşındaydım. Otobüsten indiğimde üzerime üzerime gelen yeşil, ciğerlerime dolan o yeşilin kokusu, Çoruh nehrinin deli akışı başımı döndürdü. Yanımdaki halamın elini sıkı sıkı tuttum. Oysa el tutmayacak kadar ‘genç kızdım’. Dönemeçli yollardan köye vardığımızda babamın doğduğu eve gidebilmek için tarihi bir taş köprüden ve dar bir patikadan geçtik. Eve girdiğimizde ancak halamın elini bırakabildim.

Sonraki yıllarda her sene bir şekilde ‘memleket’e gider oldum. Her sene biraz daha büyüyen yollara, artan sıvasız garip evlere direnen yeşili görmeye, solumaya gittim. Dar patikada zor bela taşıdığımız çayı, fındığı hava hattına yükler olduk. Evin önünden akan gürül gürül derenin üzerine HES yaptılar. Üzerinde taş tutmayan Çoruh’a baraj yaptılar. Rize’de, Giresun’da, Trabzon’da, Ordu’da da benzer durumlar yaşandı. Karadeniz, insan eliyle çirkinleştirilmeye çalışılıyor. ‘Bir avuç cesur insan’ sayesinde bağzı dereler özgür akmaya devam ediyor.

Gola Derneği’nden bir avuç insan da her sene uzaklardan karadenize insanları getirip doğasını, hayvanlarını, kültürünü bıkıp usanmadan anlatıyor. Bu sene sekizincisi düzenlenen her sene başka köylerde, başka yaylalarda, dünyanın çeşitli yerlerinden dost müzisyenler, bilim insanları, oralılarla kendi küçük içi çok büyük bir festival yapıyor. Benim bu sene 3. senem olacak. Gidebildiğim festivallerde Çamlıhemşin, Fındıklı, Ardeşen, Arhavi, Hopa, Pazar’da köylere yaylalara çıktık. Oralı olan bana, bilmediğim başka yerlerini, bitkilerini, meyvelerini, yüzlerini gösterdi. Bu senenin teması ‘arılar’. Einstein, “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz…” demişti. 16-18 Ağustos tarihleri arasında arıcılığı, balın hikâyesini, bölgedeki durumunu; bileninden, köylüsünden, üreticisinden dinleyeceğiz.

2011-10-04 09

Babaannem her sene bir gelenle daha olmadı otobüsün bagajında fındık, ceviz ve çeyizliklerle beraber yolladığı balın hikâyesini öğreneceğim. ‘Şifa niyetine kızım günde en az bi’ kaşık’ diye hatır gönül yedirilen ve yıllarca bütün balların acı olduğunu sanmamı sağlayan balın şifası nereden geliyormuş. (Aynı nedenle ‘acıyı bal eyledik’ lafını uzun süre anlayamadım.)

Festivalde ayrıca önemli müzisyenler sahne alıyor. Geçtiğimiz senelerde Birol Topaloğlu, Ayşe Tütüncü, İlknur Yakupoğlu, Kelly Thoma, Neşet Ertaş, Senem Diyici, Alain Blesing, Hasmik Harutyunyan, Ross Daly gibi isimleri dinledik. Bu sene Kardeş Türküler’i Karadeniz yaylalarında dinleyeceğiz.

Festivalle ilgili detaylı bilgiyi: http://www.yaylafest.org/ adresinden öğrenebilirsiniz.

E hayde festivale…

8_YY_Afis_baski_-01

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.