Günün Bilgisi – Behçet Necatigil

okuma süresi 2 dakika
Sarısayın, babasının Kabataş Erkek Lisesi’ndeki öğrencilerinden gazeteci Hasan Pulur’un, hocasının ölümünden üç gün sonra (16 Aralık 1979) Hürriyet gazetesinde çıkan yazısında, üç arkadaşıyla birlikte bir gece okuldan kaçıp gittikleri Çiçek Pasajı’nda Behçet Hoca’ya yakalandıklarını (!) ve pasajdan “demir kapıları kapanırken, önde hocaları, dört delikanlı, çakır keyif” halde Keyif şiirini okuyarak dışarı çıktıklarını anlattığını aktarıyor.

Behçet Necatigil (1916-1979)

“Şiirimizin, en köklü gelenek tadıyla en köktenci yenilik çabasını şiirinde buluşturmuş, altın oranı bulmuş şairi” (Enis Batur). Ayrıca, gerçek bir akşamcı: Necmi Onur’un 1 Haziran 1971’de Yeni Gazete’de çıkan röportajındaki “Yemek ve içki ile aranız nasıl?” sorusuna verdiği cevaba “Yemeği pek aramam. İçkiyi de az içerim. Bir yere giderken, lokanta bile olsa, sakız leblebisini beraberimde götürürüm…” diye başlıyor. Küçük kızı öykücü Ayşe Sarısayın, babasına ilişkin anılarını anlattığı “Çok Şey Yarım Hâlâ” adlı kitabında beyaz değil sarı leblebiden söz ediyor ama, yeni bir bilgi de veriyor: Necatigil’in rakısını mevsiminde “(d)ış kabuğunu soyup buzlu su dolu bir kâseye doldurduğu taze cevizler” ile içtiğini hatırlıyor. Sarısayın, babasının Kabataş Erkek Lisesi’ndeki öğrencilerinden gazeteci Hasan Pulur’un, hocasının ölümünden üç gün sonra (16 Aralık 1979) Hürriyet gazetesinde çıkan yazısında, üç arkadaşıyla birlikte bir gece okuldan kaçıp gittikleri Çiçek Pasajı’nda Behçet Hoca’ya yakalandıklarını (!) ve pasajdan “demir kapıları kapanırken, önde hocaları, dört delikanlı, çakır keyif” halde Keyif şiirini okuyarak dışarı çıktıklarını anlattığını aktarıyor. Sarısayın’ın da benzer ama elbette daha içerden bir tanıklığı var: “Babam, (…) yakın arkadaşı Rauf Mutluay’ın da bizimle birlikte olduğu bir akşam yemeğinde ilk kez rakı ikram etti bana: ‘Zamanıdır, hazır Rauf da buradayken, iç bakalım sen de, istiyorsan tabii!’ Ben, artık sıraya girmiş olmanın verdiği gururla, kadehimi onlarla birlikte kaldırdığımda, Rauf Amca’nın ‘ilk rakın mı?’ sorusuna ne yanıt vereceğimi bilemezken –o, ilk rakımı kendi eliyle vermek istediği için böyle yaptı, bu kadehin ilk rakım olmadığını nasıl söyleyebilirim? Ya da o bana bu kadar olumlu yaklaşırken, ilk rakım diye nasıl
yalan söyleyebilirim?–, babam ‘Boşver Rauf! Bırak şimdi bunları, biz işimize bakalım’ diyerek nasıl da kurtarmıştı beni yalan –ya da gerçeği– söylemekten!” Bu ve benzeri anılar, “Behçet Hoca”nın efsaneleşmiş öğretmenliğinin ders dışı alanları da kapsadığını, deyiş yerindeyse hayatı içerdiğini gösteren önemli tanıklıklar.

Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.