Günün bilgisi: “Kadın tabusu”

okuma süresi 2 dakika
Kısacası, 1940’ların sonlarında bile içkiyi, özellikle de rakı gibi sert içkileri kadınla birlikte düşünmek adeta bir tabuydu. Ama özellikle 50’lerin ikinci yarısından itibaren Beyoğlu’nun Lefter, Neşe, İmroz gibi klasik meyhanelerine girip çıkmaya başlayan Güzin Dino, Mîna Urgan, Halet Çambel, Durnev Tunaseli, Leylâ Erbil, Sevim Burak ve Tomris Uyar gibi her biri kendi alanında önemli yapıtlar vermiş öncü aydın kadınlar tarafından kadın tabusu yıkıldı.

Cumhuriyet döneminde biçimlenen klasik meyhanede kadınlara yer yoktu, dahası, kanunda yer almadığı halde meyhanenin kadınlara yasak olmasına yol açan yaygın bir kadın tabusu vardı.

Cumhuriyet ile birlikte azınlık meyhanelerinde, ağırlıkla Rum tavernalarında bu tabu sarsılmaya başladı. Örneğin Aralık 1946’da Recep Peker hükümeti, yoksullaşan halk kesimlerinin mavi ispirto içmesini önleme gerekçesiyle rakı fiyatlarını indirmeye kalktığında, Cumhuriyet gazetesi yazarı Burhan Felek şöyle şikâyet ediyordu: “Bana isterseniz karamsar, isterseniz kötümser deyiniz, bugün bizde içki, hem de sert içki alabildiğine taammüm etmiş [yaygınlaşmış], harıl harıl tahribat yapmaktadır. Kadınlarımızın ve bilhassa genç kadınlarımızın içinde rakı, viski, votka gibi gradosu yüksek içkileri içmeyenler pek az. (…) Bir yarenlik sofrasında kadınların, genç kadınların rakı kadehlerini fütursuzca boşalttıklarını görmek insanı dehşete düşürüyor…”

Kısacası, 1940’ların sonlarında bile içkiyi, özellikle de rakı gibi sert içkileri kadınla birlikte düşünmek adeta bir tabuydu. Ama özellikle 50’lerin ikinci yarısından itibaren Beyoğlu’nun Lefter, Neşe, İmroz gibi klasik meyhanelerine girip çıkmaya başlayan Güzin Dino, Mîna Urgan, Halet Çambel, Durnev Tunaseli, Leylâ Erbil, Sevim Burak ve Tomris Uyar gibi her biri kendi alanında önemli yapıtlar vermiş öncü aydın kadınlar tarafından kadın tabusu yıkıldı. Bu süreci hızlandıran faktörlerden biri de sol hareketin kadın ve erkekleri yakınlaştırmasıydı. Özellikle 1968 kuşağının kadınları, sigara ve içki ikilisini çok sevdiler. Ancak bu ayrıksı kadınların bile kendilerini yüzyıllardır erkeklere ait olan meyhane ortamına kabul ettirmeleri için çetin bir mücadele vermeleri gerekti. Sözgelimi, Lefter’de kadınlar için tuvalet bile yoktu, tek bir pisuvar konmuştu. Murat Belge’nin deyişiyle, gelebilecekleri düşünülmemişti.

Öte yandan, masalarına kurulup arkadaşlarıyla birlikte kadeh tokuşturan kalender kadınların varlığı, erkek şovenizmine geniş alan tanıyan geleneksel meyhane ortamının bazı önde gelenleri tarafından tepkiyle karşılandı. Meyhanesine kadın alan barbalara küsüp mimledikleri yerleri ebediyen terk ettiler. Ne var ki, kadınlı-erkekli gruplar masaları boş bırakmadı. 70’lerden itibaren İstanbul’un her yerinde açılmaya başlanan ve bugünün meyhanesi haline gelen içkili lokantalarda kadın tabusu ortadan kalkmıştı. Bu bağlamda, kadınlara kapıları genellikle kapalı olan günümüz birahanelerinin kökleri Osmanlı dönemine dayanan kadınsız meyhane geleneğini sürdürdüğü düşünülebilir.

Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.