“Heba” üzerine kısa bir konuşma: Hasan Ali Toptaş’la
okuma süresi 2 dakikaHasan Ali Toptaş’la mı görüşüyoruz? Sizsiniz, değil mi?
Evet, benim. Ne vakit sizsiniz değil mi diye sorulsa aklıma Borges geliyor tabii ve onun verdiği cevap. Bazen benim diyesim de geliyor, evet ben olduğuma dair bir rivayet dolaşıyor diyesim de. Ama en çok, keşke ben ben olmasam diyesim de geliyor.
Tren rayları şimdi neyin altını iki kere çiziyor? Yalnızlıklar halen mi şiir kitabı değil?
Bilmem ki, benim gözümde onlar hep yalnızlığın altını çiziyorlar. Yalnızlıklar hâlâ şiir kitabı değil evet. Hatta buna şunu da eklemek gerek; ben de şair değilim.
Biz okurlarınızı çok beklediğimiz Heba ile sevindirdiniz. Beşir Sevim’in ortaya attığı soruyu yineleyeyim: “Heba” olan şey ne?
Heba’da heba olan insanlar, onların hayatları… Heba adını koymamdaki başka bir neden de heba kelimesinin tasavvufi anlamı. Biliyorsunuz, âlemdeki bütün suretlerin açıldığı, şekillerin oluştuğu madde anlamına geliyor tasavvufta heba. Sadece içinde bulundurduğu suretler bakımından vardır ve cismi bulunmayan Anka’ya benzetilir.
Sizi son zamanlarda hangi metin heyecanlandırdı, doğrusu bunun da merakındayım ben.
Faruk Duman’ın Baykuş Virane Sever‘i.
Ankara’daki “Cuma masaları”nı elbette hatrımda tutarak sormak istiyorum: Rakının yanına ne çalmalı Hasan Ali Toptaş için?
Benim cenazemde çalın diye vasiyet ettiğim bir türkü var; Hacı Taşan’ın sesinden Şadol…
Bu sene kar pek uğramadı yöremize. Son sorum olsun, “Kar neden yağar kar?”
Ben hâlâ bilemiyorum kar neden yağar. Sahi, kar neden yağar, kar?
Heba – Hasan Ali Toptaş from iletişim yayınları on Vimeo.