Bilge Sancı: “Okurlar bütün yayınevlerini ve bir yayınevinin bütün kitaplarını aynı anda görme arzusuyla gerçekten ‘o kadar’ yol geliyor…”

okuma süresi 4 dakika
Sel Yayıncılık'tan Bilge Sancı'yla Apollinaire davasını, Tüyap Kitap Fuarı'nı ve genel okurluk hallerini konuştuk.

Sel Yayıncılık olarak başınızda bir mahkeme varken Tüyap başladı, değil mi? Hâlâ yargılanıyor mu Sel?

Epey uzun zamandır her fuarda başımızda bir mahkeme mevcut zaten, sağolsun devlet bizi hiç unutmuyor. Bu senenin özelliği Tüyap sırasında karar beklediğimiz bir duruşmanın olmasıydı belki de. Fransız şair ve yazar Guillaume Apollinaire’nin Cinsel Kitaplar serisinden yayınladığımız kitapta cinsel içerik bulunması nedeniyle 6-9 yıl hapis cezasıyla yargılanıyoruz. 3 yıllık bir yargılama sürecinin ve bilirkişi raporlarının ardından kitabın “bir edebiyat eseri olduğu” gerekçesiyle beraat etmiştik ancak Yargıtay bu kararı bozarak, üstelik madde değişikliği talep ederek olası cezayı arttırması yönünde mahkemeye yol gösterdi. Bu da şu demek; edebiyat eseri olduğunu kanıtlayıp, ceza almıyorlar, bu yüzden “çocuk istismarı” maddesinden yargılayın ki ceza verilebilirsin. Akıl vermiş gibi olmayayım ama kurgu bir metinden fiili bir çocuk istismarı yaptığımız sonucu çıkarılabiliyorsa, cinayet romanından da katil suçlamasıyla yargılanabilirsiniz.

AciCekenTanriK

Bildiğim kadar imza günleri de yaptınız. İnsanlar onca yolu niye geliyor dersin? Nedir insanları yola döken motivasyon?

İmza günleri de yaptık ancak o hengamede imza ve etkinlik takip edebilmek hayli güç, temel motivasyonun bir yazarla tanışma olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar sanırım hâlâ internetten alışveriş yapabilseler, aynı indirimlerden büyük oranda yararlanabilseler de, bütün yayınevlerini ve bir yayınevinin bütün kitaplarını aynı anda görme arzusuyla gerçekten “o kadar” yol geliyor.

Olan göz önünde ama sence fuarda bir şeyler eksik mi? Ayağının tozuyla Frankfurt’tan geldin bildiğim kadar. Kabaca bir mukayese etsen gördüğün telif/perakende fuarlarıyla?

Fuarda temel bir kategorizasyon sıkıntısı var. Stand diziliminde ve salon dağılımında bir mantık yok, varsa da ben bilmiyorum. Çocuk, dini, edebiyat, üniversite, gazete, çoksatar, karikatür standlarının yan yana oluşuna “farklılığımız zenginliğimizdir” mantalitesiyle mi bakmak zorundayız, sanmıyorum. Frankfurt’ta ya da Paris’te, her yerde bir salona/bölüme/koridora girdiğinizde neyle karşılaşacağınızı bilirsiniz. Elbette telif ve satış fuarları birbirinden farklı ama bulunması ve uygulanması çok da zor olmayan birkaç organizasyonel manevrayla daha işlevli bir fuar alanı yaratılabilir.

PafvePuf_K

Bu sene Sel’in fuardan beklentisi neydi ve ne oldu?

Fuar elbette satış yapmaya yönelik ancak bunun yanında bizim için temel esprisi yaptığımız işlerin karşılığının ne olduğunu, tepkileri görmek. Bu yüzden bütün editörlerimiz fuar boyunca stantta bulundular, editledikleri kitapları bizzat önerdiler, övgülerden mutlu oldular, şikayetler not edildi ve hemen orada tartışıldı vb. Bütün bunları da göz önüne aldığımızda beklentimizi karşıladık diyebilirim.

“Yuh bu kadar da olmaz” dediğin bir şey oldu mu fuar boyunca?

Neler oldu, neler… (Gülüşmeler) Yalnızca çok gözüme batan birkaç şeyi belirtmekle yetineyim; öğretmenler sağolsunlar bir ya da birkaç kitabı belirleyip öğrencilerin eline not kağıdı olarak tutuşturuyorlar. Ama bu kitabın yazarı kimdir, yayınevi hangisidir gibi çok basit ve temel bir bilgiyi paylaşmayı unutuveriyorlar. Dolayısıyla kısıtlı zamanı olan on binlerce çocuk “abla bu kitap var mı” diye sora sora dört dönüyor, kendilerini de bizi de son derece yoruyorlar. 7 lira olan fuar giriş ücreti ve akabinde metrobüs son duraktan itibaren 1-3-5 lira olarak değişen davetiye karaborsası bu sene epey gelişkindi. O kadar geniş alana rağmen hâlâ insanların yorulduklarında ya da acıktıklarında oturup soluk alabileceği ya da makul fiyatlarla yemek yenilebilecek alanlar yaratılamamasını anlamak mümkün değil. Bir kültür-sanat yani fikriyat alanı olarak kurgulanmış mekânda “herhangi” bir konuda bildiri dağıtımına dahi telsizlerle koşa koşa gelen ve engellemeye çalışan güvenlikler, bütün yayınevi çalışanlarının fuarın bütün yayınevlerinin stantlarının bilgisine sahip olması gerektiğini düşünen ve bilemeyince kızan okurlar… Ve diğerleri. Burada keseyim, aklıma çok fazla örnek gelmeye başladı.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.