Didem Gençtürk’le Açık Radyo üzerine canlı yayın
okuma süresi 2 dakikaDidem, yoksa seninle mi görüşüyoruz?
Buyrunuz benim.
Didem Gençtürk Açık Radyo’da ne zamandır bulunur? Neler yapar?
Dolu dolu 9 senedir, 10. yılımı sürüyorum. Radyonun önce arşivcisiydim, sonra yayın asistanı, sonra da program koordinatörü oldum. Yayının koordinasyonunu sağlıyorum.
Yeni yerinize taşındınız sanırım. “Nihayet” diyebilir miyiz bunun için?
Tabii, biz de diyoruz. 2 senelik taşınma maceramızın sonuçlanması ve yeni evimizin Tophane olması bizi çok heyecanlandırıyor. Tabii 17 yıldan sonra Üftade Sokak’tan ayrılmak biraz hüzünlendirdi ama tebdil-i mekanda ferahlık varmış.
Radyoculuk ne menem bir şeydir? Türkiye’de şu an hâlâ önemli bir mahfil midir mesela radyo?
Açık Radyo manifestosuna atıfla ‘zihin tiyatrosu’ kurmaya çalışmaktır diyebilirim. Hep birlikte yaptığımız dev bir zihin tiyatrosu. Dinleyen, dinleten için. Hâlâ çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de de, dünyada da. Önemli toplumsal olaylarda yansımalarını görüyoruz zaten. Bence dünyanın sonuna kadar radyo olacak. Bildiğimiz şekliyle olmayabilir tabii.
Rakı masasında ne çalsın istersin? İçinden, aklından neler geçer?
Bazancı Bedih’in sesinden ‘öyle sermestim ki idrak etmezem dünya nedir/ ben kimem saki olan kimdir mey u sahba nedir’. Bir de mutlaka Münir Nurettin Selçuk sesi duymak isterim. Sanırım en çok da 1964 İstanbul konserindeki yorumuyla “Endülüs’te Raks”. Gerisi masaya bağlı
Hangi meze olmazsa, “ohoo bu da masa mı yahu?” dersin?
Köpoğlu konusunda biraz ısrarcıyım.
Biz sana çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim büyükkeyif.