Günün Bilgisi – Gedikli tayfası

okuma süresi 2 dakika
Gedikli meyhaneler resmi olarak işletmenin bütün sorumluluğunu üstlenen ve aynı zamanda gedik sahibi olan barba tarafından yönetilirdi.

Gedikli meyhaneler resmi olarak işletmenin bütün sorumluluğunu üstlenen ve aynı zamanda gedik sahibi olan barba tarafından yönetilirdi. Nadiren de olsa barbadan sonra gelen ikinci adam mastori yönetimi devralırdı. Ayrıca mastorilik işini üstlenmiş barbalara da rastlanırdı. Aşçı veya ocakçı kalfa ve çıraklarıyla birlikte mutfağı idare ederdi. Salonun genel isteklerine ortacı bakardı. Sâki olarak palikar denen Rum gençler arasından seçilen muğbeçeler görevlendirilmişti. Aynı zamanda meze servisini de yürütürlerdi. Bunların dışında ortalıkta miço, ateş oğlanı, yamak, bulaşıkçı pozisyonunda çalışan ve pedimu adı verilen çok sayıda Rum çocuk bulunurdu. İkindi ezanı okunduktan sonra meyhanede akşamcılar için hazırlık başlardı. Bunlar Ramazan ayı, kandil akşamları, bazı cuma akşamları, bayram akşamları veya fevkalade şahsi mazeretler hariç, her gün aynı meyhaneye demlenirlerdi. Bu yüzden akşamcı müşteriler, özellikle sofra açtıranlar meyhanenin velinimeti bilinirdi. Hazırlık sırasında rakı güğüm ve ibrikleri, şarap testileri doldurulur, tezgâha içi çeşitli mezelerle bezenmiş tabaklar dizilir, meyhaneye çekidüzen verilirdi. Barba çoğu zaman bulaşıkçının bir tepsi içinde pırıl pırıl getirdiği kadehleri, bardakları, bir kere de kendisi sudan geçirir, kar gibi tülbentlerle kurular parlatırdı. Koçu, muğbeçelerin hazırlıklarını şöyle anlatır: “Tertemiz giyinirler, taranmış kâküller üstüne feslerini ayna karşısında özene bezene oturturlar; eller, ayaklar yıkanmış, tertemiz, kollar sıvalı, paçalar sıvalı, bellerinde kuşak; sırtlarında kar gibi gömlekler; işlemeli fermeneler. İçlerinde kendilerini türküler, şarkılar, gazeller, destanlar, ayaklı mânilerle överek dillere destan eden kalender şairler de bulunan İstanbul akşamcılarına hizmet elbet ki kolay değildi. Temizlik, kendilerine has kılıkla şıklık ve Allah vergisi güzellikle beraber nezaket ve zarafet de şarttı. Sakız adası, İstanbul meyhanelerine meyhane uşağı yetiştirip gönderen bir ocak haline gelmişti. Sakızlı Rum oğlanlarının peşinden de İmrozlular gelirdi.”

Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.