Kadehin üstüne kapanan perde…
okuma süresi 3 dakikaRamazan ayının gelmesiyle birlikte meyhanelerin bazıları kapanır, siyah, kalın perdeler örterdi camlarını. 1950’li yılların başlarından söz ediyorum, yani benim “miço” (meyhane komisi) olarak servis tepsisini elime aldığım ilk günlerden.
Bu önemli geleneği biraz daha açayım isterseniz, ama önce bir hususu vurgulamam gerekiyor. Geleneksel meyhanelerimiz gelenek ve görenekleriyle, jargonu ve ritüeliyle dile getirilmelidir diye düşünüyorum. Zira, nostalji duygularımıza kapılarak eklemeler ya da eksiltmeler yaparsak hem kendimizi, hem o dönemlere yetişememiş olanları, hem de gelecek kuşakları yanıltmış oluruz. Bu nedenle meyhaneler, köhne masaları, mütevazı iskemleleri, mezeleri, gramofonları, çiçekçileri, lavaboları, tuvaletleri, tuvaletlerindeki musluk ve maşrapaları, mutfaklarındaki sinekkapanları, tel dolapları, olabildiğince de isim zikredilmeden müdavimleriyle dile getirilmeli. Pek tabii ki o anlamlı gelenek ve görenekleriyle de…
İşte Mübarek Ramazan Ayı boyunca bazı meyhanelerin kapalı tutulması da bu güzel geleneklerden biriydi. Belki de bu nedenle olacak akşamcı rakı tiryakilerinden bazıları Ramazan arifesinde bir hayli yükleme yaparlar ve kendilerini meyhanelerin kapanış dönemine hazırlarlardı. Ayrıca Oruç Ayı süresince içkiden uzak durulması sağlık açısından da çok önemliydi akşamcılar için.
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte çoğu meyhanenin kapılarını tüm müdavimlerine kapattığı için, görevli personelin önemli bir bölümüne de yıllık izinleri verilirdi. Bu süre içinde mekânın genel temizliği ve bakımı yapılır, onarılması gereken yerler onarılırdı. Ayrıca, mutfakta kullanılan tencere, kazan gibi bakırlar kalaylanmak üzere kalaycılara gönderilir, servis tabakları da yenilenirdi. Bu arada güneşten solan perdeler mutlaka yenileriyle değiştirilirdi.
Arife günü yaklaştıkça, gerek meyhane görevlileri, gerekse müdavimler hareketlenmeye başlar, kendilerini yeni dostluk ve kaynaşma sofralarına hazırlarlardı. Arife günü tüm hazırlıklar tamamlanır, destanımsı kalemli Reşat Ekrem Koçu’nun da eserlerinde vurguladığı gibi bu hazırlıklardan bazıları meyhanenin müdavimlerine, “Artık bizleri de hatırlayın” mahiyetinde evlerine gönderilirdi. Kimi zaman bayram günleri evlerde yenilebilecek bir uskumru dolması, kimi zaman bir barbunya pilâki, kimi zaman da meyhanelerin o enfes lezzetlerini hatırlatan topik veya fava olurdu bu hatırlatma nesneleri. Genellikle de orta halli kesimlerin yaşadığı semtlerden yer alan esnaf meyhanelerinde uygulanırdı bu gelenek.
Meyhane müdavimleri de bu anlamlı jesti karşılıksız bırakmaz bayramın birinci günü meyhaneye hatır ziyaretinde bulunurdu. Ancak o gün içki ikramı yapılmaz, bayram tebrikine gelen konuklara çeşitli tatlılar ikram edilir, ardından hatır kahveleri içilirdi. Bayramın ikinci günü ise artık normal servise geçilir, meyhaneler de tekrar gerçek kimliklerine kavuşurlardı. Ama kadehin üstüne perdeler kapatılırdı her zaman.
Siyah perdeler geleneğine gelince. Ramazan ayı boyunca meyhanelerin siyah kalın perdeleri kapalı tutulurdu hep. Böylece temizlik ve hazırlık çalışmaları da gözlerden saklanmış olurdu. Aslında “perde geleneği” meyhane kültürümüzde hep vardı. Geleneksel meyhanelerimizde “vakt-i kerahet” gelmeye başladığında perdeler yavaş yavaş kapanmaya başlar, meyhane müdavimleriyle dolduğu anda tüm perdeler tamamen kapanmış olurdu. Bu zarif gelenek bir anlamda içki içmeyen dini bütün insanlarımıza gösterilen saygıdan kaynaklanıyordu.
Bizim yetişebildiğimiz meyhanelerin çoğunda uygulanırdı bu güzel gelenek. Meyhanelerde perde kapatma geleneği sadece mahallelerin sokak aralarında ya da ana caddelerin kuytu köşelerinde bulunan esnaf meyhanelerinde değil, Büyükdere, Sarıyer ya da karşı kıyıdaki Kanlıca, Kuzguncuk sahilinde hizmet veren sahil meyhanelerinde de uygulanırdı, ama sahile bakan bölümlerinde değil. Çalgılı meyhanelerin çağdaş anlamda ilklerinde biri olan Gaskonyalı Toma’nın Bebek’teki sosyetik meyhanesinde bile kadehin üstüne perde kapatma geleneğine saygı gösterilirdi.
Bu zarif ve anlamlı gelenek, Ramazan Ayı boyunca da gün boyu ve bütün ay süresince titizlikle uygulanırdı. Ne güzeldir ki bu geleneklerden bazıları günümüzde de ihtimam ve itinayla uygulanıyor hâlâ.
Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun…