Feryal Öney: “Çeşm-i Siyahım çalıyordu sokaklarda onun sesinden, hepimiz ağlıyorduk…”
okuma süresi 2 dakikaÂşık Mahzuni’yle ilk tanışmanız nasıl oldu? Dinlediğiniz ilk eserini sorsam mesela?
Bildiğim ilk türküsü “Domdom Kurşunu”dur… 80’lerde büyüyüp de düğünlerde Domdom Kurşunu’yla oynamayan yoktur (sözlerini hiç düşünmeden, anlamadan oynadığımızı söylemeye gerek yok sanırım). “Sarhoş” ve “Yuh Yuh”u da hevesle söylerdim…
Müziğiyle ufak yaşlarda tanıştım fakat kendisini ilk görüşüm Kardeş Türküler’den sonra oldu… 90’ların sonunda, İstanbul Harbiye’deki Askeri Müze’de bir müzik festivali düzenlenmişti (sanırım Pozitif’in organizasyonuydu)… Âşık Mahzuni’yi ilk kez orada, kulisinde ziyaret ettiğimde gördüm… Utandım, çok uzun kalamadım yanında, kısacık sürdü muhabbetimiz… Koca Mahzuni, güleryüzüyle, mütevazı tavırlarıyla gönlümde başka bir yer kazandı o gün…
Bir sonraki karşılaşmamız maalesef cenazesinde oldu… Ankara sokakları köylüsüyle, sevenleriyle dolup taşmıştı… Çeşm-i Siyahım çalıyordu sokaklarda onun sesinden, hepimiz ağlıyorduk…
Mahzuni Şerif, ne yaptı bu toprakların müziğine? O olmazsa ne eksik kalırdı?
O çözmüştü bu toprakların mayasını. Bir şey noksan olsa mayanın tutmayacağını. Alevi deyişleri de vardı müziğinde, Sünni ilahileri de. Halay da vardı, oyun havası da… Acı da vardı, öfke de, aşk da, umut da… Bu coğrafyada her şeyin nasıl iç içe geçtiğini, aslında melez bir kültürün çocukları olduğumuzu hepimize anlattı türküleriyle. O yüzden Sarhoş’u, Dargın Mahkûm’u, Yuh Yuh’u sevdik, söyledik çoğumuz….
5 eserini seçin desem, ne dersiniz?
Sarhoş, Kanadım Değdi Sevdaya, Çeşm-i Siyahım, Gel Gizli Gizli, Yuh Yuh.
Bugün ölüm yıldönümü. “Çeşmi siyahım”ı çok mu söylemeliyiz?
Dokunur biraz…