Düttürü Dünya
“1988 yılına gidiyoruz şimdi. Ankara’ya başka bir yerden bakmayı başarmış belki de ilk film olan “Düttürü Dünya”dan (yönetmen: Zeki Ökten) söz ediyorum. Kemal Sunal’ın ağlamasının ülkede büyük bir gündem olduğu o çok incelikli filmden. Filmde Kemal Sunal, Ankara gecekondularında yaşam mücadelesi veren bir müzisyendir. Klarnet çalan, besteler yapan üç çocuklu Sunal’ı, sürekli “gerçek dünya”ya çağıran bir de kayınbiraderi vardır. Müzikhollerde, pavyonlarda enstrümanını çalıp sabaha karşı eve döndüğünde huzursuzlukla karışık bir saadet duyan Sunal’ın müzikten sonraki en büyük sevdası rakıyadır. Kafası dingin, sessiz sakin içeceği bir kadeh rakının yerini az saadet tutar filmde. Kemal Sunal’ın gülmekle bir tutulduğu zamanlarda, büyük cesaretle bir film çeken Zeki Ökten’in bu filmdeki asistanı da, sonradan adını çok duyacağımız Zeki Demirkubuz’dur. Kemal Sunal’ın can arkadaşını oynayan Cezmi Baskın’ın da oyunculuğuyla büyük bir iş çıkardığı filmde, fonda 80’ler Ankara’sında yaşanan büyük hayat mücadelesi ve müziğe aşkla bağlı “Dütdüt Mehmet”i izleriz. Ankara Film Şenliği’nde Kemal Sunal’a “En iyi erkek oyuncu” iltifatını kazandıran filmdeki Cezmi Baskın’ı, nedense hep çok etkileyici bir oyunculuk sergilediği “9”un (2002, yönetmen: Ümit Ünal) habercisi olarak görürüm. Filmin müzikle, muhabbetle, rakıyla kurduğu incelikli ilişki aşikâr; bir de içinden Zeki Demirkubuz isminin geçmesi çok kayda değer. Daha ne olsun?”