Dönem Dizileri
okuma süresi 5 dakikaHer tür dizinin kendine has bir lezzeti olsa da, iyi dönem dizilerinin hepsinden farklı bir tadı oluyor kuşkusuz. Dönemin dokusunu iyi yansıtan bir yapım, konusundan, senaryosundan, diyaloglarından bağımsız, sırf o dokuyla bile içine çekebiliyor izleyiciyi. Bir de iyi senaryo ve iyi oyunculuk eklenince, izlemeye doyamıyoruz.
İşte bizi öldürülen kraliçelerin hüzünlerinden içki yasaklarına, gladyatörlerin arenasından aristokratların yemek masalarına tarihin içinde dolaştıran dizilerin en gözdeleri…
BOARDWALK EMPIRE
“Alkol yasaklandığında, kanunsuzlar kral oldular.”
Boardwalk Empire’ın dönem dizilerinin kralı olduğu aşikâr. Dizinin yapımcısı Martin Scorsese, yazarı Terence Winter (Sopranos’dan hatırlarsınız), başrolündeyse Steve Buscemi var. Bunlar yetmezmiş gibi, Atlantic City’deki içki yasağı dönemi gangsterlerini ve politik yozlaşmayı anlatıyor. Al Capone’un gençliğini ve yükselişini de izliyoruz ilaveten. Ne kadar övsek, nasıl övesek az kalır gibi geliyor. İyi film gibi dizi Broadwalk Empire. Dördüncü sezonu 8 Eylül’de başlayacak, dolayısıyla henüz izlemediyseniz dördüncü sezona yetişmek için zamanınız var demektir!
THE TUDORS
İngiltere’nin kraliçelerini idam ettirmesiyle meşhur kralı VIII. Henry’nin hayatı edebiyata da, sinemaya da ziyadesiyle konu oldu. Özellikle Anne Boleyn’le olan evliliği üzerine bolca okuduk, bolca izledik. The Tudors kendisiyle aynı konuyu ele alan filmlerden ve romanlardan birkaç adım önde diyebiliriz rahatlıkla. VIII. Henry’nin gençliğinden ölümüne kadar olan iktidarını anlatan dizide en azından dönemin politikasını, katolik-protestan savaşlarını ve Anglikan İngiltere’nin nasıl inşa edildiğini görmek mümkün çünkü. 4 sezon süren dizi 2010’da bitti. Ben hep ardından Kanlı Mary’nin, sonra İngiltere’ye altın çağını yaşatacak olan Elizabeth’in hikâyelerini de görebileceğimiz, yani Tudor hanedanının Henry’den sonra devam eden iktidarını da ele alan bir devam dizisi beklediysem de, olmadı. Onun için devam seyirliği nitelinde, başrolünde Cate Blanchett’ın oynadığı 1998 yapımı Elizabeth ve 2007 yapımı Elizabeth: The Golden Age filmlerini öneriyorum.
HELL ON WHEELS
Kendisinden daha önce de bahsetmiştim, “kapitalizm nedir, nasıl yapılır”ın dizisi Hell On Wheels. Senayoyu mu, senaryonun “derdini” mi, girişte bahsettiğim o tarihi dokuyu mu yoksa müziklerin şahaneliğini mi anlatsam bilemiyorum. Amerikan İç Savaşı ertesinde bir demiryolu yapımı etrafında gelişen hikâye nereden tutsanız aklınızda kalıyor. Boardwalk Empire ile birlikte kalplerin “en iyi dönem dizisi” ödülünü kapıyor Hell On Wheels. Western türündeki en çarpıcı yapım olması da cabası. Daha fazla anlatmayayım, izlemediyseniz, mutlaka izleyin.
MAD MEN
Dönem dokusu deyince akla gelen ilk dizilerden biri olması şaşırtıcı değil, zira görüntüleriyle, sanat yönetimiyle, kostümleriyle, detayların ince ince işlenmesiyle gönlümüzü çaldı Mad Men. 1960’ların New York’u, New York’un en cafcaflı hayatlarını yaşayan birtakım adamlar. Reklamcılık sektörünün belki de en gösterişli, en zirvedeki zamanları. Ziyadesiyle erkek egemen bir topluluk… Her bölümü bir film gibi. Döneme ait görkemli ne varsa orada.
SPARTACUS
Adı üstünde zaten, milattan önceye götürüyor bizi Spartacus serisi: İsyanın sembolü haline gelmiş o dev ismin, Spartaküs’ün arenalardan köle ayaklanmasına uzanan yolculuğuna tanık ediyor. Dizinin üç sezonu, üç farklı isimle [Spartacus: Gods of Arena (Spartaküs: Arenanın İlahları), Spartacus: Vengeance (Spartaküs: İntikam) ve Spartacus: Blood and Sand (Spartaküs: Kan ve Kum)] o dönemi aşama aşama anlatıyor. Hatırlarsınız, dizi yayınlandığı dönemde yoğun seks sahneleriyle bir hayli çekmişti. Öte yandan diziyle ilgili en çok konuşulan şeylerden biri, ilk sezonda Spartaküs’ü canlandıran başrol oyuncusu Andy Whitfield’in lenfoma sebebiyle hayatını kaybetmesi ve ikinci sezonda yerine yeni bir Spartaküs geçmesiydi.
Dizinin dönemi ve Spartaküs’ü ne kadar sağlıklı yansıttığına dair ahkam kesecek değilim; ama Spartaküs izlemeye kararlıysanız, önce ve mutlaka 1960 yapımı Kubrick filmi olan, Spartaküs’ün Kirk Douglas tarafından canlandırıldığı Spartacus’ü izleyin derim.
MILDRED PIERCE
James M. Cain’in 1941’de yazdığı aynı adlı romandan uyarlama 5 bölümlük bir mini dizi Mildred Pierce. 1930’larda, Büyük Buhran zamanında iki kızıyla tek başına ayakta ve hayatta kalmaya çalışan bir kadının hikâyesi. Ergenlik çağındaki kızının yoksulluktan şikâyetlenip durması ve annesinin sırf ona daha iyi bir hayat verebilmek için türlü maceraya atılması, alışkın olduğumuz, sanki adı “Çocuğum İçin Her Şey” olan bir Türk draması gibi gelse de, elbette basit bir fakir aile melodramının ötesine geçiyor Mildred Pierce. Üstelik başrolünde Kate Winslet var!
DOWNTON ABBEY
1910’larda başlıyor Downton Abbey’nin hikâyesi. Birinci Dünya Savaşı eşiğindeki İngiltere’deki soylu bir malikânenin içindeki çalışanların ve aristokratların hayatlarını anlatıyor. İzlemeye değer dönem dizilerinden.
ROME
Dev prodüksiyonların ilklerindendi Rome. Zaten yanılmıyorsam bütçesi kendini aştığı için erken bitirilmişti. Politikanın, entrikanın, seksin, ihanetin merkezi Roma’nın hikâyesi.
THE BORGIAS
Tudors’un yapımcılarından Tudors tadında. Bu defa konu tarihin en kötü şöhretli ailelerinden Borgia’lar… Bütçesinin çok fazla olması ve ratinglerin yeterli olmaması sebebiyle 3. sezonuyla final yapan dizi tarihi dizi severler için oldukça kıymetli.
VIKINGS
2013 yapımı bu taze diziyle ilgili çok şey söylemeye gerek yok, adı üstünde: Vikingler!