Ümit Ünal: “Hikaye bizim en eski keşiflerimizden biri. Hepimiz yaratılıştan birer hikayeciyiz.”
okuma süresi 3 dakikaGümüşlük Akademisi ne ifade ediyordu sizin için geçmişte? Ne çağrıştırıyordu zihninizde desem?
Gümüşlük Akademisi ile geçen yaz tanıştım. Daha önce hep duyardım ama gitme şansım olmamıştı. Geçen yaz Latife Tekin’in teklifiyle orada bir “Sinema Dili” atölyesi yaptık, çok da zevkli geçti hem benim için hem de sanırım katılanlar için. Yaşı 80’in üzerinde katılımcımız da vardı, çok gençler de. Mesleği yazar olan da, mühendis olan da, öğretmen olan da vardı. Bodrum’da yaşayanlar, Mardin ya da İstanbul’dan gelenler de vardı. Güzel bir 4 gün geçirdik.
İstanbul Arnavutköy’e de açıldı Akademi’nin bir şubesi. Nasıl olmuş, beğendiniz mi siz? Gümüşlük’teki “ana akademi”nin mimarisine benzeme ihtimali var mı?
İstanbul’daki yeni yeri gidip göremedim henüz. 24 Kasım’da benim atölye başladığında görebileceğim. Gümüşlük’teki Akademi’nin, bulunduğu tepenin şeklini alan ve bana Latife Tekin’in romanlarındaki mahalleleri çağrıştıran çok güzel yapısına benzemediğinden emin gibiyim, bildiğim kadarıyla burası bir apartman. Ama Gümüşlük’te yakalanan ruh yakalanabilirse harika olacaktır yine. “Ana akademi”nin ağaçlarını, havuzunu, odalarını, rüzgarını, amfitiyatrosunu getirmeye imkan yok elbet ama “ruh” bizimle.
Siz de “Ümit Ünal’la Senaryo Bakışı” isimli bir programa başlıyorsunuz. 4 hafta süreceği duyurulmuş. Kimler gelip, neyi öğrenecek derslerinizde?
Yıllardır senaryo yazmayı isteyen insanlardan en çok duyduğum söz şudur: “Harika bir hikayem var, çok güzel senaryo olur ama yazmaya nerden başlasam bilemiyorum”. İnsanlık aslında başlangıcından beri hikayeler anlatarak hayatta kalıyor. Hikaye bizim en eski keşiflerimizden biri. Hepimiz yaratılıştan birer hikayeciyiz. Ama hikayeleri sinemada anlatmak farklı bir iş. Çünkü sinemanın dili farklı. Benim atölyede yaptığım yazılı ya da sözlü dil ile sinema dilinin farklarını ortaya koymak ve öncelikle sinema dilinin unsurlarını, özelliklerini incelemek. Sonra, bir hikayeyi senaryo haline getirirken, yazılı dilden sinema diline çevirirken, nelere dikkat etmeli, nereden başlamalı, nasıl anlatmalı? Bu gibi sorulara cevap aramak ve birlikte birtakım sonuçlara varmak. Senaryo yazmayı öğrenmek insanın kendisine, yeteneklerine, sabrına ve azmine bağlı. Sonuçta dört haftalık bir atölyede kimseye sıfırdan senaryo yazmayı öğretemezsiniz. Ama iyi bir başlangıç adımı atabilir, temel bir bakış açısı kazandırabilirsiniz. Daha önceki atölyeye gelen öğrenciler gibi her yaştan, meslekten katılım olacağını umuyorum.
Sizin tezgâhınızda şu sıralar neler var diye sorsak?
“Memleket” adında bir senaryo bitirdim. Doğduğu kasabaya dönen bir TV yıldızı ve “memlekette” bulduğu tuhaflıklar hakkında. Onun öncesinde de bitmiş, çekmecede bekleyen iki senaryom daha var. Onlar için de finans arayışı sürüyor. Bir de yapımcı bir arkadaşımla bir TV dizisi projesi üstünde uğraşıyoruz. Birinden biri bugünlerde atağa kalkıp öne geçecek. Büyük bütçeli işler gerçekleşemezse diye planladığım 9 ya da ARA gibi çok küçük bütçeli bir yeraltı fikrim daha var. Yani kaçış yok, 2014’te benden bir film izleyeceksiniz. 🙂