Klasik müzik mi? Hiç dinlemem.
okuma süresi 2 dakikaMetro-Goldwyn-Mayer’in Aslan Leo’sunun içinden kükrediği çemberin dışında şu yazar: “Ars gratia artis.” Yani “sanat, sanat içindir.” Bunu bir münazarada sınıf arkadaşlarımın huzurunda savunmak zorunda kaldığımda ortaokulda mıydım, lisede miydim, bilmiyorum. Tek hatırlayabildiğim, bu konuyu savunmak zorunda kaldığımda, bunu sınıfça ilk defa yapıyor değildik. Karşı taraf da “sanat toplum içindir”i savunuyordu her seferinde. Bu iki görüşü savunacak takımlar seçilirken kimin neye inandığına da bakılmıyordu aslında.
Bunu tartışıp, tartışma adabı öğreneceğiz derken çok önemli bir noktayı kaçırıyorduk: Para.
Leonardo da Vinci Son Yemek tablosunu sanat için mi, toplum için mi çizdi, bilemesem de zamanın Milano Dükü Ludovico Sforza tarafından ısmarlanmış. Georg Friederich Händel’in Water Music isimli eserini Büyük Britanya Kralı I. George için bestelemesi gibi. Hatta Händel Alman vatandaşlığından İngiliz vatandaşlığına geçip ismini George Frideric olarak değiştirdikten sonra Kraliyet Şapeli’nin kompozitörü olarak görev yapmış.
19. yılların sonundan itibaren, klasik müzik bestecilerinin yeni bir müşterisi olmuş: Sinema. 20. ve 21. yüzyılda, birçok klasik müzik bestecisinin ismi sinema sayesinde duyduk. İsimlerini duymayı bir yana bırakalım, oturup iki klasik müzik eseri dinlememiş birçoğumuz, sinema sayesinde bazı bestelerin melodilerini ıslıkla çalabilir hale geldik.
Yukarıdaki iki ölçüde ne yazdığını, okulda blok flüt çalmaya zorlanarak müzik eğitimi verilen insanlar olarak anlamak zor. Oysa orada bir kısmı yazan melodiyi ezbere biliyoruz, hatta bazılarımızın cep telefonu melodisi.
Bu iki ölçü, John Williams tarafından bestelenen ve ilk defa 28 Nisan 1980’de seslendirilen bir esere ait. 20. yüzyılda bestelenen ve en çok bilinen ilk 10 eseri listelesek büyük olasılıkla ilk ona girebilecek bu eseri, 7 Temmuz 2010 tarihindeki konserinde seslendiren Viyana Filarmoni Orkestrası’nın kaydı aşağıda.
“Ay klasik müzik mi? Çok sıkıcı. Hiç dinlemem.”