Murat Meriç yazdı: “10 soruda arabesk”
okuma süresi 5 dakika1- Arabesk nedir? Türk Dil Kurumu, “Arap müziğini andıran, genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü” olarak açıklıyor bu sözcüğü ama elbette bu kadarla sınırlı değil; dahası var:
Mimarî bir terim, bir işleme sanatı, temel bale pozisyonlarından biri, 1988 tarihli çok komik bir Ertem Eğilmez filmi, 2002’de yayınlanan Emel albümünün adı… Liste uzatılabilir. Üzerine kitaplar yazıldı, araştırmalar yapıldı. Bunu bir müzik türü olarak kabul etmeyenler, ‘iğrenç’ ya da yoz bulanlar var. Giderek bir yaşam biçimine dönüşmesi, bir kültür haline gelmesi kaçınılmazdı.
2- Nasıl çıkmıştır? Rivayet muhtelif. Radyolardaki alaturka yasağı sırasında, klasik müzikten bunalanların istasyon arama düğmesini kıvırırken sevdikleri ve kendilerine yakın hissettikleri Arap radyolarından bu müziğin yayıldığını düşünenler de var, bunu, bir dönem ortalığı kaplayan Mısır filmlerinin kalıcı arazı olarak bulanlar da. Seviliyor ya da sevilmiyor, ortası yok. Kaynağına dair rivayetler, biraz da ona karşı alınacak tavırla şekilleniyor.
3- Arabesk hep başımızda mıydı? Kuluçka dönemi bir yana, bu türle 60’ların sonunda tanıştık, 70’lerde kendisiyle hemhal olduk. 80’lere doğru pop dâhil her şeyi etkisi altına aldı, 12 Eylül darbesi sonrasında zirveye çıktı. 90’larda kendi kabuğuna çekildi, şimdi yeniden inşa ediliyor. Arabeske, ‘cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu türü demek yanlış olmayacak.
4- Günümüzde arabeskin durumu nedir? Ehlileştirilmeye çalışılıyor. Şevval Sam, Işın Karaca gibiler ‘arabesk’ albüm yaparken Müslüm Gürses rock sularına çekiliyor. Pop ve rock’a bulaşmış arabesk sosu da cabası! Artık büyük ‘yıldız’ yok, olanlar sermayeden yiyor. Ancak bu, arabeskin bittiği anlamına gelmemeli: Form değiştirdi sadece; etkisi sürüyor. Her an Hakan Taşıyan gibi ‘yeni’ bir yıldız çıkabilir.
5- Arabesk ne zaman dinlenir? Genellikle mutsuzken. Turgut Özal’ın “koy bir kaset Semra, neşemizi bulalım” cümlesinden sonra bir arabesk kaset dinlemesi sizi yanıltmasın; neşelenmek için arabesk şarkılar dinlenmez. Bu durumu ‘hastalık’ olarak nitelendirenler var; tartışmaların çıkış noktası bu.
6- Dinlerken ne içilir? Bir şey içmek şart değil elbet. Genellikle alkollü içkiler tüketilir, arabesk dinlerken ayran ya da çay içilmez. Rakı, ucuz şarap ve bira, tercih edilen içkiler. Votka, viski gibi ‘pahalı’ içkiler ise en tercih edilmeyenler.
7- Arabesk insanı sadece karamsarlığa mı iter? Hayır. İsyan da ettirir. Bu, genelde Allah’a ve insanı o hale getiren kadere isyandır, bu anlamda karamsarlığı destekler ama arada (bilhassa yoksulluğa ve işsizliğe karşı) ses yükseldiğinde, ‘devrimci’ söyleme taş çıkartan dizeler de çıkar arabesk şarkılardan…
8- Arabesk kötü müdür? Bu, yıllardır tartışılan bir şey. 80’lerde paneller ve açık oturumlar düzenlenmişti bu mevzuda, şimdi sosyal medyada tartışılıyor. Bu satırların yazarına göre arabesk iyi ama Fazıl Say’a ve onun gibi düşüwnenlere göre kötü. İyiliği/kötülüğü bir yana, çok sevilen bir tür.
9- Neden ‘minibüs müziği’ derler? Arabesk varoşlarda sevildi. Göçle büyük şehre gelen insanların dertlerini anlatıyordu. Şehre çalışmaya gidenler, minibüslerdeki pikaplarda arabeskçilerin 45’liklerini dinliyordu. O dönem buna istinaden ‘minibüs müziği’ denildi, öyle kaldı.
10- Yıllarca arabeskin yok sayılması, bu türün gelişimini etkiledi mi? Pek etkilemedi. TRT tek kanalken arabesk söyleyen şarkıcılar ekrana çıkamazdı. Ancak bu dönemde arabesk plaklar memleket sathında çok satıyordu. Bu yasağa rağmen, her yılbaşının ağır topu (bir lütuf gibi) Orhan Gencebay olurdu. Kibariye’nin “Kimbilir”le (üstelik arabeskin en ‘tu-kaka’ zamanında) bir yılbaşı gecesi TRT ekranlarında parladığını unutmayalım. Arabesk – devlet ilişkisi tuhaftı, 80’den sonra bu tuhaflık ortadan kalktı.
Arabeskin ‘yıldız’ları:
Bergen: ‘Acıların Kadını’ sıfatını hak eden bir büyük yıldız. Pavyonda yetişti, orada eşi tarafından öldürüldü. Yüzündeki kezzap yarasını saçlarıyla kapatıyordu; aklımızdaki fotoğrafı budur.
Esengül: 24 yaşında şaibeli bir trafik kazasına kurban gittiğinde döneminin en büyük isimlerindendi.
Ferdi Tayfur: Gurbetçilerin gözdesi, Adanalı Ferdi ‘abi’. Siyasete bulaşmadı, aşk ve yoksulluk acılarını dile getirdi şarkılarında. Yanık sesiyle diğerlerinden ayrılıyor.
Gülden Karaböcek: Sadece “Dilek Taşı” değil, tüm şarkılarıyla kalpleri titretti. Bilhassa 70’lerin sonunda en çok dinlenenlerdendi.
Hakkı Bulut: Gecekonduları anlattığı şarkısıyla suçlanan ve hapse giren tek arabeskçi. Şarkılarında hep bir isyan var. Sadece dertlilerin değil, yoksuların sesi oldu.
İbrahim Tatlıses: İnşaat işçiliğinden ‘imparator’luğa uzanan hikâyesi hep çok ilgi gördü. Çok güçlü, bunun için çok düşmanı var. Şarkılarından çok vukuatlarıyla konuşulması bundan.
Kibariye: Bizden biri. Bunca sevilmesinin en büyük sebebi bu. Söyleyişinin kusursuzluğu bilimsel olarak ispatlanmış durumda.
Mine Koşan: Sadece Türkiye ’nin değil, Ortadoğu ’nun en büyük yıldızlarından. 70’lerin ortasından itibaren en çok dinlenen seslerdendi. Suskun olması bunu değiştirmiyor.
Müslüm Gürses: Arabeskin en büyük figürlerinden. Bizim Müslüm. Hayranları bir acayip: Kendini jiletleme meselesi, onunla ortaya çıktı. Son dönemdeki ehileştirme çabaları biraz da bununla alakalı.
Orhan Gencebay: Kendini arabeskçi olarak görmüyor ama bu türün ilk yıldızlarından. Hâlâ zirvede.
* Radikal‘de yayımlanmıştır.