Bir Sevene Sorduk: Ümit Alan
okuma süresi 3 dakika1979 yılında Eskişehir’de doğdu, İstanbul’da yaşıyor. Muhtelif devlet okullarında okuduktan sonra Anadolu İletişim’de yaptığı basın ve yayıncılık yüksek lisansıyla eğitim hayatına nihayet verdi (2003). İlk yazıları Eskişehir’de çeşitli yerel gazetelerde ve Radikal İki’de yayınlandı. 2003 yılında başladığı reklam yazarlığı mesleğini sürdürüyor, 2009 yılından bu yana BirGün gazetesinde “Köşe Vuruşu” başlıklı köşesinde medya eleştirileri yazıyor, Turkmax kanalındaki “Heberler” isimli siyasi hiciv programının yazı ekibinde yer alıyor, bir de roman yazmaya çalışıyor.
Rakıyı ilk kaç yaşınızda tattınız? Nasıldı?
16 yaşında filandım sanırım, bir köy düğününde diye hatırlıyorum. Kocaman adam olmuş da masaya davet edilmiştim. Büyülü bir andı. Rakı içmek büyümenin ispatı gibiydi.
Ne sıklıkla rakı içersiniz?
Haftada bir akşamı sektirmemeye çalışırım, ama zaman zaman uzayabiliyor bu ara. Rakıya saygımdan böyle yapıyorum ama, mezesi, sohbeti tam olmadan rakı olmaz çünkü.
Rakınızı nasıl içersiniz?
Kendi parmağımla iki buçuk parmak rakı, gerisi üç parmak kadar buz payı bırakacak şekilde su. Cem Dizdar’dan gördüğüm, rakı bardağının içine mevsim meyvesi doldurma usülüne özenmişliğim de var, öyle de denemek isterim bir gün.
Mümkün olsa kiminle rakı içmek isterdiniz?
Edip Cansever, Cemal Süreya ve Turgut Uyar’ın masasında içmek isterdim. Hani Cemal Abi’nin “rakı içtiği gün ölmezsin” dediği masalardan biri. Ölmeme günü filan olsa hani. Ertesi gün ölünebilir pekâlâ.
Rakının yanında en çok sevdiğiniz meze hangisi?
Yeşillerden deniz börülcesi, beyazlardan peynir, meyvelerden kavun.
En sevdiğiniz rakı masası arkadaşınızı söyler misiniz?
Birkaç kişi var ama bire indireceksek illa arkadaşım Erdal Kaplanseren ile iki kişilik rakı masalarımızı severim. Kalabalık masaların tadı ayrıdır ama Erdal ile şiir konuşuruz, edebiyat konuşuruz, futbol konuşuruz, çok ortaktır referans çerçevelerimiz. “Örneğin rakı içiyoruz içimize bir karanfil düşüyor gibi” diye Edip Cansever dizesiyle bir başladı mı bizim Erdal, ohooo. Özledim ya.
Rakıdan başka hangi içkileri seversiniz?
Viski, kanyak, bira, şarap Tatarın hali harap.
Meze yapar mısınız?
Hiç anlamam. Anlamayı isterim ama.
Rakıyı bir duyguya benzetseniz hangisi olurdu?
Portekiz’den hep futbolcu transfer edecek değiliz. Rakıyı pekala Portekizli bir duygu olan “saudade”ye benzetebiliriz. Paradoksal bir duygu hali. Başka bir yere daha yazmıştım, Oktay Rifat’in “güzel şeyler düşünmeme rağmen / ağlamak geliyor içimden” dizesi gibi bir ruh hali bu.
Hangi ortamda rakı içmeyi tercih edersiniz?
Kesinlikle meyhane. Eve rakı aldığım zaman aylarca dolapta beklettiğim oluyor mesela. Rakı kararında kalabalık ister.
Rakı ile en sevdiğiniz şarkı hangisi?
Zeki Müren yorumuyla “Şimdi uzaklardasın” çalmadan rakı masası olmaz şimdi. Diyeceksiniz ki, uzakta biri mi var? Yok. İşte rakının güzelliği burada, uzakta biri olmadan “şimdi uzaklardasın” şarkısıyla ağlatabiliyor insanı. Bir de “gündüzüm seninle, gecem seninle” şarkısını yedek alalım buraya, o da Ferdi Özbeğen yorumu olsun ama.
Hiç tatmamış birine rakıyı nasıl tarif edersiniz?
Acı arkadaşım, acı güzel kardeşim; ama insanı en tatlı haline sokuyor.
Rakı bir insan olsa adı ne olurdu?
Hakkı olurdu bence. Hakkını veriyor hayatın. Hem de iyi bir akşamcı olmasına rağmen bir kere karşılıklı rakı içme şansı bulamadığım rahmetli amcamın adı Hakkı. Hakkı diyelim rakıya be.
Rakı sofrasından neleri uzak tutmalı?
Dinlemesini bilmeyen insanı uzak tutmalı. Konuşmaya herkes konuşur.
Ne olacak bu memleketin hali?
Bunu konuşmak için en az iki duble atmış olmak lazım. Ne güzel rakıdan bahsediyorduk hem, tatsız konulara girmeyelim şimdi.