Bir Sevene Sormuştuk: Hayko Cepkin

okuma süresi 3 dakika
"Bir sevene" sormaya geçmişte başlamıştık, bir süredir devam ediyoruz, malum. Hayko Cepkin'le de daha önce söylemiştik. Şimdi bir daha okumaya heves ediyoruz. O yüzden "sorduk" değil, "sormuştuk".

Hayko Cepkin, 11 Mart 1978’de İstanbul’da doğdu. Liseden sonra 2 yıl Mimar Sinan Üniversitesi’nde Şan eğitimi aldı. 2 sene Timur Selçuk Çağdaş Müzik Merkezi’nde Şan, Solfej ve Armoni dersleri aldı. 1 sene Akademi İstanbul’da piyano eğitimi gördükten sonra profesyonel müzik yaşantısına 1997 yılında klavyeci olarak başladı. Sırasıyla Öztürk, Ogün Sanlısoy, Aylin Aslım, Koray Candemir ve Demir Demirkan gibi isimlerle sahneyi paylaştı. Çalıştığı isimlerin bazılarının albümlerinde de düzenlemeci kimliğiyle yer aldı. Bu sırada evinin odasında kaydettiği bestelerini hayata geçirme kararı aldı. 2005 yılı içinde “Sakin Olmam Lazım” adlı albümü ile alternatif müzik piyasasında yerini aldı. 2007 yılında yayımlanan “Tanışma Bitti” albümünden sonra 2010 yılında müzikseverlerle buluşan “Sandık” albümüyle varoluş ve yok oluşu sorguladı. Onur Ünlü’nin yönetmenliğini yaptığı “Çocuk” filminde İsfandiyar karakteriyle başrolde oynadı. Görkemli sahne şovları ve başarılı performansıyla farklı birçok kesimden dinleyicisi olan Hayko Cepkin, popüler kültür karşıtı tavrıyla alternatif müzik piyasasının güçlü isimlerindendir.

Rakıyı ilk kaç yaşınızda tattınız? Nasıldı? 
Ortaokul yıllarında… İlk önceleri asla tadına alışamayacağımı düşünmüştüm…

Ne sıklıkla rakı içersiniz?
Ancak kalabalık arkadaş grubu ile buluşup yemekli muhabbet edebilecek zamanı bulabildikçe.

Rakınızı nasıl içersiniz?
Tek, su ve bol buz ile.

Mümkün olsa kiminle rakı içmek isterdiniz?
Bizim ailenin büyükleri güzel rakı içer. Onların bu keyifli lezzet alma haline gıpta ederim. Aile büyükleri ile aynı masada olmayı tatmış biri olarak daha özel bir düşüncem yoktur.

Rakının yanında en çok sevdiğiniz meze hangisi?
Patlıcan ezme ve peynir olmazsa olmazım ama diğer tüm mezelere de bulaşık olurum… Onlar yok ise elma ya da erik de kâfidir.

En sevdiğiniz rakı masası arkadaşınızı söyler misiniz?
Çevrem geniştir. Bu konuda da masa başı arkadaş adedim de oldukça çoktur. Sanırım hepsini sayamayacağım.

Rakıdan başka hangi içkileri seversiniz?
Bira ve votka… Bunun dışında bolca zeytinim varsa martiniyi kaçırmam.

Meze yapar mısınız?
Sadece salata bazında yaparım.

Rakıyı bir duyguya benzetseniz hangisi olurdu?
Kendime benzetirdim… Önce acı bir tat, sonrasında vazgeçilmez bir lezzet. Neticede rakı içmek de bir felsefe…

Hangi ortamda rakı içmeyi tercih edersiniz?
Sakin sessiz dostlarımla bağırmadan çağırmadan muhabbet edebileceğim ortamlarda…

Rakı ile en sevdiğiniz şarkı hangisi?
Meyhanelerde canlı çalınan sanat müziği yorumlarından çok sıkıldım… Anadolu’da hangi şehirdeydik hatırlamıyorum, yolda yemek için mola vermiştik. Restoran diye girdiğimiz yer müzikli meyhane çıktı. Ortam hoş gelince rakı istedik mezeler vesaire derken canlı müzik başladı. Bir klavye ve bir keman eşliğinde Cengiz Kurtoğlu, Müslüm Gürses ve muadil pek çok arabesk repertuarla inanılmaz bir lezzet yakalamıştık, harikaydı.

Hiç tatmamış birine rakıyı nasıl tarif edersiniz?
Tarif edemem… İlk tepkiler genelde “Ingh” oluyor… Zaten hemen çarpılıyorlar, yanakları al al oluyor…

Rakı bir insan olsa adı ne olurdu?
Kantar… Ayarı sende çünkü…

Rakı sofrasından neleri uzak tutmalı?
Suşi.

Ne olacak bu memleketin hali?
Boşver, içelim güzelleşelim…

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.