Onun Bedeni Bir Tımarhane…
okuma süresi 2 dakika“Bazen mavi saçları var onun, kırmızı yıldızdan yapılma bir toka iliştirdiği… uzun siyah saçları… kırmızı kısa saçları… kimseye aldırmadan, gözlerini kapatarak söylediği sözleri var sonra… elleri iki yanda, öylece salınarak söylediği şarkıları… birden, hızla, herkesin gözünün önünde, inadına oynamaları… bilerek isteyerek dur durak vermediği, hesap kitap etmeden söyleyişi: “kalbim duraksız haykırışlarda…” kafa tutmaları… kahve falları… eğmediği başı… ‘Bir Yıldız daha sönüyor’ nidalarına, hevesli ölü yiyicilere eğmediği başı… öncesi var Yıldız’ın, şimdisi… yarını… Bir sürü hikayesi: ‘… o şarkılar dışında söyleyecek bir şeyleri olan biriyim ben. Sadece söylediğim kırk şarkıdan ibaret değilim yani…’ Ama en çok saçları var Yıldız’ın! Saçlarının hikayesi: ‘Saçlarımın boynuna geçti ipek sicim/ Gömleğinin bir kolu darağacı belledim/ Bir ucu sen/ Paslı makasın bir ucu/ Bendim/ Sığ yüzüne kapattığım saçlarımı/ Kestim…'”
O gün bugündür uzamıyor saçların Yıldız; kimse görmüyor… Aşkın bir sana sır olmadığını düşünenler gelip gidip soruyorlar sana : “Aşk insanı değiştiriyor mu?”; “Aşık olduğunuz zaman her şey toz pembe olur mu?”; “Albümde ‘Seni Sevmek İstemiştim’ demişsiniz. Kimi sevmek istemiştiniz?”… Fark etmiyorlar; demişsin işte: “… hayallerinde bakıma ihtiyacı var… kesilen saçın küsmesi gibi küsüyorlar kurmayınca… hayal kurmakta unutulabiliyo..” Kısa belki saçların… küsmüşler sana; olsun varsın! Ama işte kırmızı onlar, çok kırmızı…”
Amargi dergisinin Bahar sayısından (n. 28) kısaltılarak alınmıştır.