Biz –bir daha– rakı içeriz…

okuma süresi 2 dakika
Rakı sofrası memlekete benzer. Bu yüzden belki, onu “çilingir” diye çağırırız biz. Memlekette ne varsa, masada da o vardır. Fazlası da değil, eksiği de.

Rakı sofrası memlekete benzer. Bu yüzden belki, onu “çilingir” diye çağırırız biz. Memlekette ne varsa, masada da o vardır. Fazlası da değil, eksiği de.

Rakı dünyaya bakışı (sanılanın aksine) berraklaştırır –uyuşturucu olarak kullanılmadığı, tefride varan şekilde içilmediği sürece. Ki, “müdavim” sarhoş olmak için, nara atmak için içmez. Berraklık için içer. Sakin sakin, bir şarkının pes sesten ama çok güzel söylenmesi gibi. Berraktır çilingir ve o da memleketin berrak yerlerine benzer. Nehirlere, göllere, denizlere. Okyanus olsa, ona da benzerdi. Ya da okyanusu kendine benzetirdi.

Çilingiri paylaşanlar her kimse, o kimselerin derdi çilingirin de, rakının da derdidir. Rakı üzerinden “edebiyat” yapmıyorum, olanı söylüyorum. Eğer meselemiz bir an önce “kafayı bulup” geceyi unutmak üzere yaşamaksa, dünyada muhtelif sayıda içki var bu işe yarayan. Onu da yapan yapsın, laf edecek değiliz. Ama çilingir, doğası gereği sakinken, oradaki sokak, anca masadakilerin istediği kadardır. Muhabbet birinci mezedir çilingirde. O muhabbet, yeri gelir memleket meselesi de olur. Olsun, ne zararı var?

Çilingire öyle büyük büyük kurallar koymak kolay, büyük söz her zaman daha ilgi çekici geliyor olmalı. İsteyen kendi kuralıyla da içebilir, buna da diyecek bir şeyimiz yok. Ama hadise şudur biraz: Biz rakı içeriz. Ve rakı bize benzer. Biz de, rakıya. Bir daha.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.