Cem Davran: “Tiyatro insanoğlunun en büyük çocuğudur.”
okuma süresi 2 dakika1961’de ilan edilen, 62’de bildirgesi yazılan o “ilk gün”den bu yana tiyatro için neler değişti sizce?
Doğrusunu isterseniz bildirgeler fazlaca sembolik gelir bana. Varsa; değişimi, gelişimi algılayabilmek için yaşamın bizzat kendisine bakmalı. Tiyatro, kanlı, canlı bir organizma. Tariflere sığmayacak kadar gerçek. Dünya eskisinden çok daha büyük bir hızla dönmekte ve tiyatro en çok bu hızdan etkilenmekte.
Tiyatronun geçtiğimiz yüzyılın başında daha muktedir olduğunu söylemek mümkün mü? Artık evrildi mi bu sanat perdeye ve ekrana doğru?
Geçtiğimiz yüzyıl elbette estetik algı açısından çok daha anlamlı bir zaman dilimiydi. Muktedir olmak tarifi birazcık haksızlık olur. Tiyatro insanoğlunun en büyük çocuğudur. Ailenin en travmatik zamanlarına tanıklık etmiş, çoğu zaman tarihin bütün yükünü sırtlamıştır. Perdeye, ekrana evrilmek tiyatrocu incelemesine ışık tutar belki ama tiyatro anlatımı için sığ kalır. Bu sanat üç-beş elektronik gelişmeye paçasını kaptırmayacak kadar kadim ve güçlüdür. Elbette zamanla birlikte yol alır, elbette yaşananlara kayıtsız kalmaz ama hem ustadır hem çıraktır.
Tiyatro yayıncılığı konusu çok ilgimizi çekiyor: Bu sahada olduğunu farz ettiğimiz zayıflıklar da. Tiyatrocular okumuyor mu dersiniz?
Son iki yıldır İzmir’de organize edilen bir oyun yarışmasının jürisindeyim. Yüzlerce oyun okudum. Üzülerek söylüyorum ki tiyatro metni önemli bir problem. Son dönem yaşadıklarım da kuvvetle işaret ediyor ki artık cümleler oyuncularla birlikte oluşmalı, dramaturjik yapılar kendi mekânında, sahnede oluşmalı. Tiyatro yayıncılığı önemli ama uzman işi bir alan. Ben hâlâ öğrencilere elli yıl önceki kitapları tavsiye ediyorum. Muhsin hoca ve akranlarının teorik yolculuklarını bugünün satırlarında bulmak çok zor. Şu an elimde 1966 basımı Türk Dili Dergisi “Tiyatro Özel Sayısı” var. Hâlâ bu kadar güçlü bir kaynak göremedim. Okumaya gelince; kişisel bir durum olduğunu kabul etmeli. Tiyatrocular okuyor, okumuyor çok fazla takılmamalı. Cevap diye değil ama paylaşım olsun diye söylüyorum; gece gündüz okuyan iyi bir aktör de görmedim. Benim bulunduğum yer; anlatma, göster, yap noktasıdır. Kimi bunu hayvani dürtülerle halleder kimi fazladan literatür takip ederek. Şahsen benim kaynağım hep ustalar, hocalar olmuştur. Kendi sentezine ulaşmak için çırpınır durursun oyunculukta. Varırsan ne âlâ!
Bugün için bir cümle sarf etmenizi istesek, ne dersiniz?
Özel günler oldum olası gergin yapar bünyemi.