Dumanlı hava sahası – “Darmaduman”

okuma süresi 5 dakika
Hayatımda ilk kez Duman grubunun müziğini dinlediğim zamanı hatıratımda arayıp bulmaya çalışıyorum. Sanırım üniversitenin ilk yılı ya da yıllarıydı. Ortalama bir memleket gencinin de ilk ve son özgürlük (en azından tasasız, en büyük dert aylık akbil, hell yeah!) yıllarının başlangıcı diyebiliriz.

Hayatımda ilk kez Duman grubunun müziğini dinlediğim zamanı hatıratımda arayıp bulmaya çalışıyorum. Sanırım üniversitenin ilk yılı ya da yıllarıydı. Ortalama bir memleket gencinin de ilk ve son özgürlük (en azından tasasız, en büyük dert aylık akbil, hell yeah!) yıllarının başlangıcı diyebiliriz.

Malumunuz, ‘ortalama’ bir Türk gencinin hayatına yön vermesine izin, bu topraklarda pek görülür bir şey değildir; devlet kadar kof ve taşlaşmış toplumsal normların hayali bürokrasisine dayalıdır. Her türlü baskıya ve ruhani şiddete maruz kalınır. Bunları bir plasebo hesabı ötelemenin (Yunanistan’a değil, 4-5 sene ileriye) naçizane yoludur genelde üniversiteye kapak atmak. Öyle ki daha cebimde Cem Karaca’nın ‘Mor Perşembe’ adlı harikulade şarkısında acı acı beliren ‘cebinde taşra damgalı lise diploması’ sözünü güya yalanlarcasına, ikameten gayet de şehirli lise diploması elimde Marmara Üniversitesi’ne kayıt edilirken bile, “önümdeki 4 seneyi dolu dolu yaşamalıyım zira gerisi belli ki karanlık” düşüncesinin varlığı, beni sinir etmekten öte, ‘iyi bari dolapta 4 bira var, sabahı ederiz’ şeklindeki sahte rahatlığa sırtına dayamaktaydı. Ne zaman dumanlı kafalarda olsak, hep içli bir Duman şarkısı arka planda çalındı o doğalgazın fazla yakılamadığı ama insanı 30’lu yaşlarında melankoliye sürükleyen bir neşenin hep sürdüğü öğrenci fakirhanelerinde. Kaderin garip bir cilvesi, devletin attığı son büyük kazık olan Bilecik/Gölpazarı’ndaki askerlik görevinde, gidip de genelde askeri inzibat tarafından kovalandığımız internet kahvesinde hep aynı bilgisayarın başına oturmaya çalıştım. Zira oradaki bilgisayarın winamp’ındaki dandik playlist’te benim için ele gelir iki şarkı vardı sadece: İlki Moloko’dan ‘Sing it back’, diğeri de Duman’dan ‘Ah’ adlı güzeller güzeli bir şarkı. O zaman Kral TV’de devamlı çalan ‘O şimdi asker’ şarkısını her çarşı izninde sağdan soldan duymanın verdiği başkası adına utanmak fiilini bir anda unutturuyordu bu güzel iki şarkı. Sonrasında ise zaten AS.İZ’ler gelip bizi kovuyordu zaten, o zaman hâlâ popüler olan hotmail’den aileye-arkadaşlara aleleacele “iyiyim güzelim, görevimi en iyi yapamıyorum, vatanınımı en çok seven değilim demek ki (!)’ e-postalarını atar atmaz. O zorla beni Duman konserine götüren ama sonra kazık atıp boşol boşol boşol diyen o malum kız arkadaşa* doğum gününde ‘ iyi doğdun ehe’ diye kaçak ve (yasak) cep telefonundan kısa mesaj atacak kadar mala bağlattıran bir süreç olan askerlikten bahsediyoruz burada. Achtung!

MOLOKO – Sing It Back

DUMAN – Ah

Her neyse o gün bu gündür Duman’ı iyi kötü takip etmiş bulundum. O zamanki kız arkadaşımın* zoruyla 2 adet konserine de gitmiş bulundum. Malum Duman bir şekilde konserlerinde son derece iyi bir ambiyans (ne demekse) durumu sağlayan bir grup. Bunda en büyük pay, gerçekten de sahnede rol yapmadığı hiç belli olmayacak şekilde etkileyici bir şekilde duran Kaan Tangöze. Adamın vokali rakı içtirir, biranın anasını ağlattırır, sms attırır. Buna rağmen Duman’ı bir önceki albümlerinde hiçbir şekilde niyeyse ciddiye alamadım. Bunda en önemli etken, cift CD’lik bir albümü ayrı ayrı albüm fiyatına satmaları ve gereğinden fazla ‘karı-kız’ odaklı olması diyebilirim. Tamam bana seksist falan fıstık diyebilirsiniz ama aslında bu Duman gibi harika bir simyayı tutturabilmiş bir rock grubuna aslında övgü bu. İşte ‘Darmaduman’ albümünde, Kaan ve arkadaşları, nihayet rakı sofralarında hep dile gelen, ama ertesi gün işyerinde yerini düz futbol muhabbetlerine bırakan durumları en sonunda hiç lafını sakınmadan 16 bit, 44.1 Khz’lik ses kuşaklarına siyaseten de olsa aktarmayı başarabilmişler. Duman zaten aslında başlı başına politik bir gruptur. Zira bu kadar farklı telden insanın empatisini kazanabilen her müzisyen bence politiktir. Tıpkı ‘Kürdüm’ dedi diye çatal bıçak yaylımı eşliğinde aforoz edilen Ahmet Kaya’nın ülkücülerin bile gözünde efsane adam olması gibi.

Neyse albüme dönelim biraz. Üstatlar, albüm şahane. Daha ilk şarkı olan ‘Seviyorsan İnanıyorsan’ ile adamlar sizi eline avucuna alıyor zaten. Sonrasında gelen ‘Eyvallah’ı zaten Gezi İsyanı’ndan biliyorsunuz. Albüm çıkarılmadan paylaşılarak o günlerin soundtrack’i oldu bir şekilde. Gaz punk. ‘Deli’ zaten baştan Kaan’ın gitar taklidi yapmasından adını ele veren ‘deli’ bir şarkı. Ah, şimdi Kilyos’ta kış vakti kumsalda rakı içmek vardı anasını satayım diyorsunuz, kalın paltolar ve eldivenler eşliğinde. ‘Yürek’i geçelim (“karı-kız” mode on). Ve işte ‘Köpekler’. Benim için albümün en güzel şarkısı. Türkiye Rock Müzik tarihinde bu kadar doğrudan bir politik şarkı az bulunur. Television veya Richard Hell & The Voivoids tarzı gitarlar eşliğinde çok etkili bir protest-rock şarkı bu (canına yandığım). Kaan’ın vokali zirvesinde ayrıca bu şarkıda kim ne derse desin. ‘Akıbet’, deyim yerindeyse eski Duman tarzında kısa bir ara, ama güzel ama şık.

‘Saldır’ ile beraber saldırıyoruz. Ya aslında bir albümde bu kadar farklı mood’un bir arada olması inanılmaz güzel bir değer biz dinleyiciler için. Kıçının üstünde duramıyor dinleyici resmen. Bunu gerçekten yetenekli müzisyenler başarabildi rock müzik tarihinde. Daldan dala durumları.

‘Kolay Değildir’ benim ikinci favori şarkım. Bozkırın penası tadında esrik bir şarkı. Hani yapım yılı 2013 ama sanki dedelerimizden kalmışçasına organik, glikoz şurubu içermeyen. Tektekçi olası geliyor insanın. ‘Gözleri Kanlı’, ‘Öyle Dertli’, ‘Melankoli’ derken albümün son ve en ilginç şarkısına geliveriyoruz. Bu bildiğin dümen kırma olayı olan ‘Sınana Sınana’. Reggae ulan. Evet, derinine inince Reggae tarzına bir serzeniş bu şarkıda. Hani ilk albümde bir şarkı vardı, ‘Dönek’ diye. O albümdeki en farlı şarkıydı, funky tarzda. Bu da bu albümün farklısı. Dinledikçe güzel, dinledikçe şahane.

Eh bir baktık albüm bitmiş. Ama Duman bitmemiş. Kafamız dumanlı olmuş. Açıkçası, şu an bilinçli bir şekilde saymak istemediğim ve sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar olan birkaç grup haricinde, Duman gibi bir grubun varlığını ve hâlâ faaliyette olduğunu bilmek, bu karanlık günlerde ve gereksiz erken soğuklarda içimizi ısıtıyor. Zaten yıllar önce dandik bir cover grubunda Mojo’da çalarken, yine dandik 40 watt’lık Kustom marka bas amfimi taşımama yardım ettiği için Kaan Tangöze’ye ayrı bir sempatim var. Bu da böyle bir anımdır.

Duman = Anasını Satayım Rock

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.