Günün Bilgisi – Ahmet Kaya

okuma süresi 2 dakika
(1957-2000) 12 Eylül darbesinden sonra ortaya çıkan protest müzik akımıyla arabesk arasında köprü kurup benzeri olmayan bir popüler dalga yaratan, Kürt kökenli olduğu ve bazen Kürtçe söylediği için müzik çevrelerinden dışlanan, yaşamının son yıllarını sürgünde geçiren şarkıcı, besteci, müzisyen.

(1957-2000) 12 Eylül darbesinden sonra ortaya çıkan protest müzik akımıyla arabesk arasında köprü kurup benzeri olmayan bir popüler dalga yaratan, Kürt kökenli olduğu ve bazen Kürtçe söylediği için müzik çevrelerinden dışlanan, yaşamının son yıllarını sürgünde geçiren şarkıcı, besteci, müzisyen.

Paris sürgünündeyken, eşi Gülten Kaya siparişlerini İstanbul’dan götürürdü: Kuru patlıcan ve biber, kuyrukyağı, kokoreç, dondurulmuş hamsi, Selim Amca lokantasından kaburga dolması… Paris’teki en büyük sıkıntısı, meyhane sonrası çorbacı bulamamaktı; kahve otomatlarındaki domates çorbasına bile fit oldu. Türkiye’deyken, yakın turne duraklarına giderken bagajda mangal bulunurdu hep.

Uzun süre beraber çalıştığı prodüktör Osman İşmen, stüdyoyu her defasında nasıl mutfağa çevirdiğini anlatır; güveç ve çiğ köfte eksik olmazdı. Bütün bunlara eşlik eden, elbette ve her zaman, rakı! Kalbiyle derdi sabit: Artık çok yediğinden mi, çok içtiğinden mi, bir ayağı hastaneden eksik olmazdı. Ama, gene İşmen’e ve birçok ahbabının hatıratına göre, “içtikçe açılanlardan”dı.

Belki de en iyi kayıtları, iki duble attığı anlardandır. Rakıyı şarkıya sokanların başında da o geliyor: 1987’de bir kılıç balığı “rakı için” özgürlüğünden koparılır (Arkadaş Z. Özger’in şiiriyle). 1989’da “Çek Mustafa Çek / Senin ömrün hep böyle içmekle mi geçecek” derken bir yarıaydın eleştirisi gelir, pastırma eşliğinde. Bazı devrimci geleneklerin alkolü yozlukla eşdeğer tutuşunun izleri bu şarkılarda görülebilir belki, ama rakının bizzat kendisine hasretin en büyük şarkısını da Ahmet Kaya yazmıştır:

1992’nin hiphop edalı Tıka Basa Pastırma’sında rakının “dört gün dört gece yokluğunun sebebi nedeni alfasilindir” ama, sigarası rakı özler, “annem nerde” der. Rakı, Kaya’nın “tek bahanesi”dir, kendini “barlara, içi dolu bardaklara” atmak ister… Rakıyı anmadığı şarkılarda rakı yok mu? Ahmet Kaya’nın şarkıları biraz militanca adanmayı, macerayı, “güzel günler”i imliyorsa, en az yarısı da kâh efkârla, kâh muhabbetle koyverip gitmek derdindedir. Buram buram anason kokan şarkılardır bunlar… Père-Lachaise’deki toprağına bir tek olsun dökmek makbuldür.

Rakı Ansiklopedisi’nden alınmıştır.

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.