Kadıköylü mü Cemal Süreya?

okuma süresi 2 dakika
“tarih öncesi köpekler havlıyordu”yu da daha iyi anlıyoruz. Anlamak ne kelime? Derimizde hissediyoruz.

Cemal Süreya’nın hayatına dair çok temiz bir kaynak var. Önce Kaynak’tan çıkmıştı, sonra Can yayımladı. Nursel Duruel ve Feyza Peinçek’in yayına hazırladığı Şairin Hayatı Şiire Dahil, muhtemel merakların tamamını karşılıyor. Fazlasını da yapıyor üstelik: Cemal Süreya’nın şiirine yaklaşırken bize yol gösteriyor, elimizden tutuyor, kimi arka sokaklarında gezdiriyor. “annem çok küçükken öldü”yü ne için söylediğini anlıyor insan mesela o şiirde. Üvey annenin yaptıkları, o uzun “sürgün” yolculuğu, oğlunun adının neden “Memo” ve “Emrah” olduğu, babası Süslü Hüseyin, annesi Gülbeyaz… “tarih öncesi köpekler havlıyordu”yu da daha iyi anlıyoruz. Anlamak ne kelime? Derimizde hissediyoruz.

Dersim’den Erzincan’a, oradan Bilecik’e, Bilecik’ten de nihayet İstanbul’a gelen bir yol hikâyesi. İstanbul’dan bir zaman Ankara, arada Paris, Eskişehir ve nihayet tekrar İstanbul. İstanbul da değil aslında, Kadıköy. Oğluna “Kadıköylü Kürt Memo” dediği kara parçası. Rıhtım hariç değil.

Cemal Süreya’yla ilgili çok insan yazdı, bilhassa rakı sofrasındaki halleriyle ilgili. Masada kaç kişi ve kim varsa hemen etki altına alması, konuşkanlığı, nüktedanlığı, kadınlara yaptığı evlenme teklifleri… Ama asıl Hatay Meyhanesi. Dünyada aynı zamanda bir şiir derneği olan başka meyhane var mıdır, emin değilim. “Defter”i[1] olan başka meyhane var mıdır, ondan hiç emin değilim. Asıl Kadıköy’de ikamet eden, şimdilerde Bostancı’da mukim Mehmet Ali Işık’ın restoranı, şiir ve rakı denince akla gelen ilk yerlerden olmalı. Defteriyle, duvarlarıyla, Ülkü Tamer’in hediye ettiği Cemal Süreya çantasıyla.

Diyor ki Cemal Süreya:

“Son beş yıl içinde hemen her cuma gittim Hatay’a. Bazen de haftada iki, üç kez. Kendi ayinini kurmuş bir meyhane… Eski bakanla yeni ünivesite öğrencisi aynı masada otururdu. Sihirbazı bile vardı; hani o parmağını koparan arkadaş… Tabelacı bayan, Lüleburgazlı avukat, Dük dö Cebeci, “salının cuması”… Zaman zaman Edip Cansever, Bebek’ten çıkar gelirdi. Patriyot, Pendik’ten; Mehmed Kemal, Etiler’den; Behzat Ay, Mersin’in Aslanköy’ünden. İsmet Kemal Karadayı, Oğuz Arıkan, Aydın Cumalı.

Geçen hafta orda son buluşmamızmış. Cihat Burak, Ece Ayhan, İsmail Uyaroğlu, Tevfik Akdağ, Zelda, Jaconda, Arif Damar, Lütfü Özkök…

Mehmet Ali nasıl olsa başka yer açar. Ama benim için dostlukların kaynaştığı bir dönemin adı olarak kalacak Hatay.”



[1] http://www.idefix.com/kitap/hatay-meyhanesi-defterleri-umit-bayazoglu/tanim.asp?sid=MPVDKZYMDM2M5BI2ENHX

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.