Seçimi kazanırsa Beltur’larda uygun fiyatlarla içki servisi olacak
okuma süresi 5 dakikaİstanbullular 30 Mart günü sandığa gittiğinde büyükşehir belediye başkanı pusulasında ezberlediği isimlerin yanında bir yenisini görecek: Rakı Şafak Tanrıverdi. İstanbul’u 50 yıl geriye götürmeyi vaat ediyor. “Oyları bölmeye geldim” diyor. Seçilirse ilk iş belediye binasını yıkmayı vaat ediyor. Söyledikleri komik ama adaylığı gayet ciddi.
Siz nasıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldunuz?
-731 lira 48 kuruşu Mal Müdürlüğü’ne yatırıp İl Seçim Kurulu’na resmi başvuru yaparak.
Sonuç alamayacağınız bir adaylık için fazla bir meblağ değil mi?
-Cebimde olsa çıkarır verirdim. Önce iddaa kuponlarında çıkarmayı düşündüm ama olmadı. İmece usulü topladık. ‘Şafak Başgan seçmenleriyle buluşuyor’ diye bir gece yaptık Kadıköy’de. Balkon konuşması yaptım, ayakkabı kutusu dolaştı, herkes kendine göre yardım etti. Bir kısmını da bizim işyerinde yemekleri yapan abla verdi.
Adınızı oy pusulasında görüp soracaklar: Kim bu adam? Kimsiniz siz?
-Bu ülkede yaşayıp, vergisini verip anayasal haklarından faydalanmaya çalışan, bu sırada da bu hakların devlet tarafından sürekli gasp edildiğini görüp, en sonunda bir delik bulup bunları dillendirme fırsatı bulmuş biriyim. 1983 doğumluyum, Tekirdağlıyım. 28 Şubat’ın asıl mağduru benim. İmam Hatipler’in önünün kesilmesi için düzenleme tam ben teknik lisede okurken çıktı. Puanlar kırılınca üniversitede istediğim bölüme giremedim. 2002’de İstanbul’a geldim, Teknik Eğitim Fakültesi’nin metal bölümünü bitirdim.
Sandık nerede Şafak Başgan orada
Ne iş yapıyorsunuz?
-Bir sivil toplum kuruluşunun stüdyo kısmında çalışıyorum. Çünkü okulu bitirince KPSS’ye girdim. Bir türlü kadro açılmadı. Tekrar girdim ve sıfır atamayla karşılaştım. Bu yıl KPSS’ye hazırlanacağıma şu seçime hazırlanayım dedim, en azından bir kadro var orada.
Bu kadar mı?
-Tayyip Erdoğan sandığa gelin demiyor mu? Buyrun geldik. Ne yapacaksınız? Oyların temsilinde büyük sıkıntı var. Siyasi Partiler Kanunu 80’den kalma. Seçim mevzuatını araştırdım, en son düzeltme 88’de yapılmış. Aslında iktidar daha farkında değil. Benim gibi 100 tane ‘deli’ çıksa sandığı kilitler. Pusulada eşitlik olma zorunda. Bu durumda ya partilerin logoları küçülecek ya da pusula öyle bir büyüyecek ki sandığa sığmayacak.
Afişlerinizi gördüğümde tamamen mizah sanmıştım ama konuştukça anlıyorum ki iş ciddi.
-Yıllardır mizah yapıyorum, bunu profesyonelce yapmıyorum ama fanzincilik geleneğinden geliyorum. On yıl önce çıkardığım fanzinde, “Ne şeriat ne darbe, kafası güzel Türkiye” demiştik. Çok da konuşulmuştu. Ve orada ismim hiç yoktu. Bir delinin kuyuya taş atmasının geri dönüşlerini orada gördüm. Keşke reel kimliğimle aday olmasaydım, çünkü bu beni ortaya çıkarıyor ve rahatsızım. Ama başka seçeneğim yok. R’yi ekledim sadece. Hani isimlerin önüne TC konuyordu ya bir ara, ben de alkol yasaklarına karşı R eklemiştim: Rakı Şafak Tanrıverdi.
Afişlerdeki Ayhan Işık’vari fotoğraf nereden çıktı?
-Yıllar öncesinden. Bir fotoğraf görmüştüm bir yerde, geyiğine fotoşopla kendi yüzümü eklemiştim. Kimdi neydi unuttum. Bu kampanyada kullanmaya başlayınca biri dedi ki, fotoğraf manidar. Neden? Çünkü fotoğraftaki esas kişi İhsan Alyanak. İzmir’in eski CHP’li belediye başkanı. Boksör. Zimmetine tek kuruş geçirmemiş, dürüstlüğüyle anılan bir adam. Ben farkında bile değildim.
İşe belediye binasını yıkarak başlayacak
Robin Williams’ın ‘Yılın Başkanı’ diye bir filmi vardı. Esprisine girdiği seçimi kazanıp ABD Başkanı oluyordu. Ya kazanırsanız?
-Kazanırsam ilk gün belediye binasını yıkarak işe başlayacağım. Sloganımız “Home office belediyecilik, yerinden yönetim.” Teknoloji o kadar ilerledi, Başbakan tablet dağıtıyor. Ama aday olurken bile prosedür yüzünden oradan oraya gidiyorsun. Bize ne kadar janjanlı anlatsalar, beyaz masa şudur budur deseler de yönetimde bu şeffaflığı kullanmıyorlar.
İster mizah ister ciddiyet. Alacağınız bir oy bile bir kesim tarafından oyları bölmek kabul edilecek.
-Ben de onu diyorum: “Oyları bölmeye geliyorum. Partilerden siz de mi sıkıldınız?” Ben sıkıldım ve birçok insan sıkıldı. Bu kampanyayla “Bak böyle bir ses de çıkarılabilir” diyoruz. O kadar komik bir siyasi atmosfer içindeyiz ki; görüyorsun söylenenleri, afişleri. Bu atmosfer içinde en ciddi benim gibi geliyor bazen. İnsanlar onlara inanıyor, hâlâ bana inanmıyor, “Ciddi misin” diye soruyorlar.
Kaç oy bekliyorsunuz?
-Medya beni fark etmeden önce üç-beş bin oy alırım diyordum. Şimdi hiç bilmiyorum. Her partinin ya da adayın kemik kitlesi var. Bir de bunların dışında lanet olsun deyip sandığa gitmeyecek olanlar var. Bu kritik bir seçim ve bence Topbaş ile Sarıgül arasındaki fark çok küçük. İkisinden birisi 400-500 bin oy farkla kaybederse ve bende birleşen oylar da o farka denk gelirse, o zaman yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğu anlaşılır. İşte o temsil edilemeyenler, yok sayılanlar, ciddiye alınmayanların ne kadar fark yaratacağını görürler.
SLOGANLAR
– Hedef 1963.
– Partilerden siz de mi sıkıldınız kuzum?
– Sandık var dediler geldik.
– İstanbul butikşehir olacak! İstanbul’u küçültmeye geliyorum.
VAATLER
– Beltur’larda uygun fiyatlarla içki servisi olacak.
– Ulaşım öğrencilere ve 50 yaş üzerine ücretsiz, normal tarife de 50 kuruş.
– Bağcılar’a özerklik.
– İstanbul’u 50 yıl geriye götüreceğim.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/pazar/25872437.asp