11 Şubat Kötü Tarih – Hep felaket, hep felaket…
okuma süresi 2 dakika1936’da İstanbul’da kar fırtınası yaşanmış. Daha geçen Boğaz’ın donmasından bir güzellik devşirdik ama kar fırtınasından, binaların yıkılmasından, Unkapanı Köprüsü’nün parçalanmasından devşirecek bir iyilik yok. Afet çaresiz bırakıyor. Yaz özletiyor bu durumlarda.
1964’te Kıbrıs’ta bir şeyler değişmeye başlamış. Cennet parçası olan topraklarda birlikte yaşayan Rumlarla Türkler çarpışmaya, çatışmaya karar vermiş. Kim neye karar vermiş, o kısım muğlak aslında ya, nümayiş başlamış. Şimdi komşu olmaktan bile imtina eder hale geldi iki millet. Bir rakıyı paylaşmaktan imtina eder hale geldi…
1981’de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Cem Karaca, Melike Demirağ, Şanar Yurdatapan, Sema Poyraz ve Selda Bağcan hakkında gıyabi tutuklama kararı vermiş. Çok değil, 30 yıl önce olmuş bu da memlekette. Sanatın uğradığı sansürün, yasağın manasızlığını daha nasıl söylemeli?
2000 yılında Romanya’da bir altın madeninden sızan siyanür, Macaristan sınırından geçen Tisa nehrinde binlerce canlının ölmesine neden olmuş. İnsanlığın ortak toprağına birileri göz koyuyor, müdahale ediyor, soframıza gelen domatesin şeklini değiştiriyor. Ehlikeyif, siyanüre karşıdır.
Ve bir ölüm. Bir intihar aslında. Sylvia Plath’in kendine kıydığı gün bugün. Üzgünüz, gecelerimiz çok kısa. Plath’i özlüyoruz. Nilgün Marmara’yı da.