Günün Bilgisi – Papazın Bağı (Papazın Çayırı)
okuma süresi 2 dakikaAdını 1809’da Beyoğlu’nda doğmuş, sonradan kardinalliğe yükselmiş Ermeni papazı Andon Hassunyan Efendi’den alan, eski Kadıköy’ün ünlü mesiresi.
Kurbağalıdere tarafından ikiye bölünen Papazın Bağı’nın yerinde bugün Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Şükrü Saracoğlu Stadı bulunuyor.
Dışarıdan bakıldığında bir orman görüntüsüne sahipti. Bu yüzden Papazın Bağı adını almadan önce, saray dışındaki koru anlamında Hadika-i Basariye derlerdi. O zamanlar etrafı duvarla çevrili, kapısı mıhlı, içi yabanıldı. Sonraları Kadıköylülerin mesire olarak kullandığı dev bir doğa parkı haline geldi.
Gökyüzünü kapatan sayısız ağaç ve bu ağaçların dallarında sayısız kuş yaşardı. Baharda bülbül sesleri gelip geçen yolcuları mest ederdi. Bu zümrüt cenneti kendilerine vatan yapan kanarya, iskete, saka, ispinoz, fluryaların cıvıltısı hiç eksik olmazdı. Çınar, kestane, ardıç, hünnap, ceviz, ayva, erik, armut, kayısı gibi ağaçların bulunduğu bahçe, içindeki bostan kuyusu ve havuzuyla çok çekiciydi.
O devrin halden anlayan keyif düşkünü beyleri, burayı her yaz başı papazın mirasçılarından kiralayıp yemeli, içmeli, müzikli bir kır gazinosu haline getirirlerdi. Bahçe o kadar büyüktü ki, bir başka köşesinde basık tavanlı bir tiyatro yer alırdı. Ahmet Fehim’in Osmanlı Komedi ve Vodvil Kumpanyası ilk temsillerini burada vermişti. Keza yine burada zaman zaman çadırlar kurulur, davetliler toplanır, mükâfatlar dağıtılırdı. İstanbul’da futbol ilk defa bu bahçede oynanmıştı.
Cemil Bey’in kiracısı olduğu yıllarda gazinoya Ahmet Rasim, Hafız Burhan, Osman Nihat, Neyzen Tevfik gibi şahsiyetler gelir, içki ve sohbet âlemlerinde sabaha kadar bülbül sesleri arasında çekilen gazelleri dinlerlerdi. Kadıköylü delikanlıların diline şu dörtlük dolanmıştı:
Derenin sağında kaybettim seni
Papazın bağında kaybettim seni
Gelinlik çağında kaybettim seni
Papazın bağında kaybettim seni
Ahmet Rasim, Papazın Bağı’nı sakin ve asude bulurdu. Çarşıdan aldığı körpe salatalık, ince sivribiber, taze domates, beyaz peynir, sakız leblebisi, mevsim meyveleriyle buraya gelir, mezeleri kendi eliyle hazırlar, bülbül sesleri arasında demlenirdi.
Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.