Tırıvırı dizilerin en güzeli Leverage
okuma süresi 3 dakikaYeni yıla girerken taze biten bir diziden bahsedeceğiz bu hafta. 25 Aralık 2012’de 5. sezonunun son bölümüyle final yapıp ekranlara veda eden bir dizi, tırıvırı dizilerin en güzeli; Leverage. Ama önce tırıvırı dizi nedir, onu bi’ anlatalım.
İnsanın dizi izlerkenki motivasyonları çeşit çeşit oluyor genellikle; pür dikkat izlenen, sinematografisi kuvvetli, kurgusu şahane, meselesi mesele, gerçek hayata yakın duran yahut gerçek hayata yakın durmasa da sinemasal bir gerçeklik taşıyan diziler vardır. Pek çok sahnesiyle sizi derinden etkiler, heyecanlandırır, tekrar tekrar izlemek istersiniz, hiç bitmesin istersiniz vs… Bir de son derece eğlencelik, hani böyle yüzde yüz dikkatle izlemeseniz de sizi güldüren, eğlendiren, keyiflendiren; içinde pek öyle sanat barındırmayan, aslında konusu falan tırt olan, ama bir şekilde sizi kendine bağlayan, dizide olan bitenin fantastik olmadığı fakat gerçek hayatta da asla mümkün olmayacağını bildiğiniz, fakat bunu bilmenin de yine de keyfinizi kaçırmadığı diziler vardır. Aslında “televizyon” kavramının içini tam olarak dolduran dizilerdir bunlar zira televizyon, vakit geçirmek, zamanı biraz keyiflendirmek için yok mu zaten? İşte “tırıvırı diziler” diye bahsettiğimiz diziler, bu ikinci kategorideki diziler. Ne kadar eğlenceli olsalar da “en sevdiğiniz beş dizi” diye sayın desek, o 5’in içinde pek yer bulamazlar kendilerine. Tam olarak şöyle yani: Hani yemek yiyeceksiniz ve ağır bir şeyler izlemek istemiyorsunuz yemekte, eve gelmişsiniz, yorgunsunuz, çok heyecanlanmak, kendinizi kaptırmak da istemiyorsunuz; işte burada imdat çekici gibi yetişiyor size tırıvırı diziler. Yani tırıvırı dediğimize bakmayın, bir bakıma çok gerekliler esasen.
Leverage da tırıvırı dizilerden biriydi, çünkü ne öyle aklınızı uçuracak bir sahne, ne de hayatla bağdaştırabileceğiniz bir gerçeklik vardı onda. Fakat işte yine de, Leverage severler olarak, “neden bitti ulan!” diye isyan edesimiz geldi final bölümü yayınlandığında. Çünkü gerçekten de hikâye de karakterler de “gerçek olamayacak kadar” güzeldi. İzlemeyen ve “Neymiş bu Leverage?” diyenlere kısa özet:
Temel olarak modern bir Robin Hood hikâyesi Leverage; zenginden alıp fakire vermece. “Bazen kötü adamlar aslında iyi adamlardır” diye de sloganı var. Dört tane azılı suçlunun ve oğlu, senelerce çalıştığı sigorta şirketi yüzünden ölen yaslı bir suçlu adayının bir araya gelmesiyle başlıyor her şey, ki bu yaslı suçlu adayı, yıllardır yaptığı iş sayesinde tam bir plan adamı olduğundan örgütün beyni oluyor ve olaylar gelişiyor. Kanunlardan kolaylıkla kurtulan büyük patronların, başkalarının haklarını acımasızca yiyen ve başkalarının hayatlarıyla oynayan zenginlerin “icabına bakmak” için biraraya geliyorlar, organizasyonun beyni, namıdiğer Nate “iş”leri seçiyor, her hafta harcanacak bir zengin var nasılsa. Mağdurları buluyorlar, mükemmel bir plan yapıp zenginlerin elinde ne var ne yoksa alıyorlar. Bunu da elbette örgütteki diğer 4 suçlunun benzersiz becerileri sayesinde yapıyorlar.
Sophie, Nate’in sigorta şirketi için çalıştığı zamanlarda yıllarca kovaladığı ancak bir türlü yakalayamadığı, namı dünyaya yayılmış bir dolandırıcı. Parker’sa yine ünü yeraltı dünyasını sarsan, işinin en iyisi olarak anılan azılı bir hırsız. Hardison grubun “ineği”, tahmin edeceğiniz üzere, kendisi hacker, klavyeye iki tıkırdatıyor ve işte istediğiniz bilgiler elinizde. Ve son olarak karizmatik Eliot Spencer, eski asker, dövüşçü, grubun koruyucusu, nerede bir zorluk çıksa, Eliot yetişiyor ve kötü adamları haklıyor.
İşte bu dünyaca aranan beş iyi suçlunun maceraları şehir değiştire değiştire, mekândan mekâna kaça kaça tam 5 sezon sürdü. İzlemeyenlere, yemeklik diziler kategorisinde en damağınıza yakışır dizi olduğunu tekrar ederek tavsiye ediyor ve yeniden “keşke bitmeseydi be!” diyoruz.