Çimen Günay Erkol: “Kadir İnanır’ın, Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı polis karakterlerine alışık gözlerimize farklı şeyler sundu Erdal Beşikçioğlu.”
okuma süresi 3 dakikaŞiddetli seviyorsun Behzat’ı, şiddetle takip etmediğini söyledin. İlk bölümü, ilk yayınladığında izledin mi mesela?
Dün ne yemek yediğini hatırlamayan birine talihsiz bir soru soruyorsun. Sanırım ilk bölümü izledim, zira Emrah Serbes’i edebiyatçı olarak biliyordum ve Behzat komiser televizyona transfer olacak şeklinde duyurular yapılmıştı. Ankara özlemiyle ve merakla tv başına geçtiğimizi hatırlıyorum ama bütün bunları ikinci bölümü seyrederken de yapmış olabiliriz ve onu birinci bölümü sanmışızdır, o da mümkün. Seyrettiğim “ilk” bölümdeki olayları da haliyle hiç hatırlamıyorum.
Behzat “fanatikliği” konusunda ne düşünüyorsun? İnsanların bunca sahip çıkması nasıl bir motivasyonun sonucu acaba?
“Fanatiklik” iyi bir şey değil. Burada fanatikliği yaratan motivasyonun varlığı mı yokluğu mu emin değilim. Bana daha çok yokluğu gibi geliyor. İnsanlar sahip çıkacak bir şeylerin arayışında olabilirler elbette ama bence kurmaca karakterleri sadece sevip hiç eleştirmiyorlarsa, okudukları her şeye inanıyorlarsa orada bir sorun var. Artık pikaçu gibi uçabilirim diye kendisini camdan dışarı bırakan çocuğun yaşlarında değiliz.
3 sezonluk dizi için bir cümle kurmanı istesem, ne dersin?
Behzat amirim çok derin yaralarımızı kanattın.
Medyanın sıfat bulamadığı, sonunda “fenomen”e sarıldığı bir dizi oldu Behzat Ç. Bu “fenomen”in dinamikleri nedir sence? Edebiyatla bir alaka kurmamız mümkün mü?
“Fenomen” medyanın “kuantum”dan sonra en sevdiği ikinci kelime, nereye koysan uyuyor. Bu diziyi ayrıksı kılan herhalde öncelikle daha önce tv dizilerine pek konu olmayan olaylara el atması: Faili meçhullere, Cumartesi Anneleri’ne vs. Ama benim için fenomen olmasının sebebi tamamen mesleki deformasyon. Ben erkeklikler üzerine çalışıyorum ve bir cinayet komiserini sadece sorguya aldıklarına tekme tokat girişen biri olarak değil de, dertli koca, acılı âşık ve yenik baba olarak görmek, bir sürü erkeğin bu çelişkili karakterle özdeşleşmek için can atması beni düşündürüyor. Edebiyatla ilgi kurmak gerek, böyle karakterler edebiyatta yok muydu vardı, sonuçta nesiller Tutunamayanlar‘ın, Aylak Adam‘ın tezgâhından geçti. Erkekliği ile meselesi olan erkeklerdi bu romanların baş karakterleri. Burada da farklı bir boyut olarak polis kimliği devreye giriyor. Kadir İnanır’ın, Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı polis karakterlerine alışık gözlerimize farklı şeyler sundu Erdal Beşikçioğlu.
Bitişi için ne düşünüyorsun? Sence miadını doldurmuş muydu? Yoksa erken mi gene de?
Bitiş kendi isteğiyle olmayınca erkenmiş gibi gelir, bize de öyle geliyor, ama tv’de uzun yıllar devam etmek zor. Tadında bittiğini düşünüyorum, kendini çok fazla tekrar etmeden. Yine de Akbaba’yı farklı bir rolde tiyatro sahnesinde seyretmeye henüz hazır değilim.