Cem Uslu: “Sinema bir sanat; televizyon bir mezat.”

okuma süresi 3 dakika
Ekip Tiyatrosu'nun üretken ismi, aktör Cem Uslu konuşuyor.

Okulla sahne arasındaki mesafe “mektep-memleket” mesafesinde mi? “Bir şey yapmalı” mı?

Sahnenin kendisi bir okul. Öğrenmek isteyip bir de emek vermeye erinmeyen için her şey, her yer bir okul. Bir şey yapmalı. En kötü durumda dahi bazen sadece ‘yapmamış olmamak’ için bile bir şey yapmalı. Ama önce kendine yapmalı, kendinden başlamalı. Dünyanın öbür ucu için söz söylemek kolay (söz söylemek zaten her hâlükârda kolay). Zor olan, burnunun ucundan başlamak. Kim demiş?.. Biri demiş işte: “Devrim bireyden başlar!”

Heyecan ve heves var mı halen tiyatroda? Cem Uslu çok üretken bir isim; onun zaviyesinden nasıl görünüyor seyirci koltukları?

Heyecan da heves de var. Çünkü bizim mabadımızda kurt var! Eklem ağrılarından uyuyamadığımız bir gecenin sabahında yeni bir iş, yeni bir fikir düşsün aklımıza, eczaneden önce kendimiz gibi bir kurtlunun kapısına koşar, onu da kolumuza takıp kapağı sahneye atarız. Cem Uslu çok üretken bir isim değil aslında. Öyle görünüyor, o da mahcup olmamak için didiniyor. Bizim yaptığımız tiyatroya “alternatif” diyorlar. Bu tiyatroda da seyirci koltuğu değil, “sandalyesi” görüyoruz biz genelde. 🙂 Bir parça rahatsız görünüyor. En az seyircinin kendisi kadar rahatsız.

“Tiyatro günü” bir bayram mıdır? Bayramsa, nerede/nasıl bayram etmeliyiz?

Tarihsel arka planını öğrenmek isteyen, tarayıcısının araç çubuğuna “Dünya Tiyatro Günü” yazsın. Bana bayram değil. Bayramlık bir durumumuz da yok. Bu yılki uluslararası bildiriyi Dario Fo yazmış. Bir Avrupa ülkesinde tiyatro yapan dev gibi bir sanatçı! Salon ve izleyici bulmakla ilgili zorluklardan bahsediyor adam. Sansürden, iktidarın zorbalığından dem vuruyor. O zaman diyorsun ki bizim eşyanın tabiatı bu demek ki ağabey, yapacak bir şey yok… Biz bu bayram 2 alternatif tiyatro ortaklaşa Pan’a giricez!

Sahne perdeye ve ekrana doğru evrildi mi? Televizyon ve sinema, tiyatro için hayırsız iki küçük kardeş mi?

Sinema bir sanat; televizyon bir mezat. Bu sebepten, TV olsa olsa tiyatronun sütkardeşi olabilir. Aynı halk emziriyor çünkü ikisini de. Bir şeyin “tiyatro” sayılması için sahnede yapılıyor olması yetmez.

Sahnedekini kameraya çekip yayınlayınca da “tiyatro evinize geldi” olmaz. “Ama halk bu yolla tiyatroyu tanıyor, seviyor fena mı?..” Fena, çok fena! Yanlış tanıyor. Yanlış tanıdığı birini seviyor. O sevgiden sağlıklı bir ilişki doğmaz, o ilişki yürümez. İlk buluşmada nişanı atar o halk. Atıyor da zaten. İlk iş, sevdiğinin giyimine kuşamına, söylediği söze karışıyor, “müstehcen” buluyor. TV’de gördüğü beyaz paçalı donlu komik adamı istiyor hep. Olmaz. Sanatta paçalı don pişik yapar.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.