Gotikleştiremediklerimizden misiniz?

okuma süresi 3 dakika
Hazır bu seneki geçen hafta sonu yapılmışken, taze taze Leipzig’deki gotik festivali ile ilgili iki satır yazayım dedim… Veeee klavye başına oturmamdan birkaç dakika sonra bugünün (22 Mayıs) “world goth day” olduğunu fark ettim! Eh, bundan daha güzel bahane olmaz sanırım yazmak için.

Hazır bu seneki geçen hafta sonu yapılmışken, taze taze Leipzig’deki gotik festivali ile ilgili iki satır yazayım dedim… Veeee klavye başına oturmamdan birkaç dakika sonra bugünün (22 Mayıs) “world goth day” olduğunu fark ettim! Eh, bundan daha güzel bahane olmaz sanırım yazmak için.

Leipzig’deki festivale “gotik festivali” demek kısaca geçiştirmek oldu aslında, “gothic and dark arts festival” diye geçiyor ve dunyanın bu türdeki en büyük festivali (imiş).

g35

Tarihi her sene değişiyor, Paskalya’nın 7 hafta sonrasına düşen “Pentecost”a denk getirildiği için. Ama orta karar bir şey söylemek gerekirse, Mayıs sonlarında bir yerlere denk düşüyor. Geçen yıl gittiğim 25 – 28 Mayıs arasıydı mesela, bu seneki ise 17 – 20 Mayıs.

Geçen sene bir arkadaşımın Alman misafirinden öğrenip, gotik başta olmak üzere bilumum kostümlü ortamlara bayıldığım için, ertesi gün ilk iş Leipzig bileti rezervasyonu yapmıştım ben de.

Festival resmi olarak 4 gün sürse de, başlangıcından önceki birkaç günde de etkinlikler oluyor aslında. Bunu oraya gittiğimizde –dolayısıyla maalesef geç olmuşken- öğrendik. O günlerde kaçırdıklarımızdan Victorian piknik özellikle içimde kaldı, bir dahaki gidişimde birkaç gün once Leipzig’de olmaya karar verdim.

g36

Tek bir mekân ve alanla sınırlı olmadan, bütün şehre ve hatta şehir dışına yayılmış çok sayıda etkinlik oluyor bu dört beş gün boyunca. Bir yandan farklı müzik türlerinden konserler (wiki’den kopya çekerek; gothic rock, endüstriyel, darkwave, noise, deneysel, punk, ortaçağ müziği başta olmak, hatta klasik müzik etkinliklerini de kapsamak üzere), oyunlar, sergiler, müzelerde bu haftaya özel sergiler ve/veya festival biletiyle indirimli- ücretsiz müze girişleri, pagan, ortaçağ, viking köyleri, bir yandan farklı tarzlarda gotik, steampunk ve fetiş kostümler içinde her yaştan insanlar (anne babalarının yanında mini Dracula kostümleriyle boy gösteren çocuklar dahil) derken bütün şehir sürreel bir havaya bürünüyor.

Neler var kısmını daha fazla uzatmadan festivalin resmi sitesinin linkini vereyim aslında, program ve mekânlara göz atmak yeterince fikir veriyor: http://www.wave-gotik-treffen.de/english/

Bunun dışında, Leipzig’e kadar gitmişken kaçırılmayacak birkaç şey daha var tabii. Bach’ın eserlerinin büyük kısmını verdiği ve mezarının da içinde bulunduğu St. Thomas kilisesi benim görülecekler listemin en üstündeydi. Kilisenin tam karşısında da Bach müzesi var. Bach’ın yaşadığı ev yıkılmış olduğu için, hemen yanındaki komşusunun evi müzeye çevrilmiş. Kuru kuru müze atmosferi ile değil, interaktif ve çok başarılı bir şekilde sergileniyor Bach ve eserlerine dair birçok şey. Leipzig’de ayrıca Haziran ayında Bach festivali düzenleniyor.

g33

Arkasından da Goethe’nin Leipzig’de yaşadığı yıllarda sıkça ziyaret ettiği ve Faust’unda da ismi geçen Auerbachs Keller var kaçırılmayacaklar listemde Yemeklerinde çok iş yok açıkçası, özellike fiyat – kalite dengesi dikkate alındığında, ama hiç olmazsa bir kadeh bir şey içmek için uğramadan şehirden ayrılmak yazık olur.

g6

Bu arada, sonunda resimleri “temsili” olmayan ilk yazımı da yazdım, mesudum bahtiyarım! Victorian bir reverans ile huzurlarınızdan ayrılırken, en kara geceler, kuzgunlu gökler bizim olsun diyorum.

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.