Nazlı Berivan Ak: “Bir eylem biçimi olarak fuara gitmek desek çok mu iddialı olur?”
okuma süresi 4 dakikaApril için fuar ne demek? Beklentinizin karşılığını aldınız mı?
Önceki yıllarda indirimli kitap satışı ve sınırlı metrekarelik stantlarda, az sayıda imzanın düzenlendiği dokuz günü karşılıyordu fuar. Son yıllarda ise farklı bir anlam kazandı, yurtdışından gelen edebiyat ajanslarının, yayınevlerinin, yazar ajanlarının Türkiyeli yayıncılarla profesyonel buluşmalar gerçekleştirdiği, ortaklık ve iş anlaşmalarının yapıldığı bir alan artık İstanbul Kitap Fuarı. Dahası farklı ülkelerin farklı yayıncılık anlayışlarını öğrenme fırsatı yakalıyor yayıncı, okuyucu, ziyaretçi. Bu yılın konuk ülkesi Çin’di, modern Çin edebiyatına dair önemli söyleşiler düzenlendi, biz Türkçe romanlarımızı Çinli yayıncılara anlattık, onların yazarlarıyla örnek çeviriler üzerinden tanıştık, çok da memnun olduk. Beklentimizin karşılığını aldık bu yönüyle, kitaplarımıza ilgi satış olarak bize döndü, görüşmelerimiz başarılı geçti, yeni kapaklarımız beğenildi. Dahası fuardan fuara bir araya gelebildiğimiz çoğu yayıncı, çevirmen, yazarla bir araya gelebildik, son haberleri aldık, son haberleri verdik.
En çok ne soruluyor stantta? Siz sanırım bir de imza günü yaptınız yazarlarınıza birden fazla?
Ellerinde listelerle gelenler April kitaplarını alıp, kalan kitapları hangi stantlarda bulabileceklerini soruyorlar. Kapak tasarımlarımız merak konusu, hem tasarımcılarımız soruluyor, hem de tasarım ekibine dahil olmak isteyen arkadaşlar iletişim bilgilerini bırakıyor. Aynı şekilde yazar ve çevirmenlerle tanışıyoruz. Bir de serilerimizi takip eden okurlarımızın yeni baskı ve çeviri sorularıyla karşılaştık sık sık, buradan da yanıtlayayım, Kurt Vonnegut ve Jodi Picoult’nun yeni çeviri ve basımları yılbaşında raflarda olacak.
İlk gün Murat Menteş, ikinci Cumartesi de Alper Canıgüz imzası yaptık, her ikisi de eğlenceli ve kalabalık geçti. Tahmin edebileceğiniz gibi, sorular daha çok yeni romanlarını ne zaman tamamlayacaklarına dairdi.
Başka telif/perakende fuarlarıyla mukayese ettiğin Tüyap için ne dersin?
Karşılaştırılabilecek fuar çok yok aslında. Organizasyon açısından Tüyap başarılı, her yıl yaşanan klima, internet gibi sorunlar bu yıl da iyileşme göstermedi, servis problemleri de devam ediyor. Üzerinde düşünmemiz gereken yılda tek bir İstanbul fuarı olmasının ne kadar sağlıklı olduğu bence, farklı temalarda ve farklı semtlerde, tüm yıla yayılan fuarlar / fuarcıklar düzenlemeli gibi geliyor bana.
O kadar yolu insanlar hangi motivasyonla tepiyor sence?
Tek başına indirimli kitapla açıklayamayız, internet üzerinden büyük indirimlerle kitap almak mümkün çünkü. Söyleşiler ve imza günleri son derece etkili okuru İstanbul’un sonuna çekmekte. Dahası fuar atmosferi son derece etkili, kahramanca bir eylem yapıyor olma duygusu var gelenlerde, onca yolu tepmek, devamında sadece kitapların olduğu dev bir alanı gezmek, sosyal medyadan görülenleri, gözlemlenenleri paylaşmak bir paydaşlık, ortaklık duygusu veriyor galiba. Bir eylem biçimi olarak fuara gitmek desek çok mu iddialı olur? Evet, tam da bu, kitap da kültür de şehrin ne kadar dışında olursa olsun ilgi çekiyor. Son bir not, Sanat Fuarı için de gelenlerin sayısı az değildi bu yıl, bir fuardan diğerine geçenlerin sayısı önceki yıllara oranla çok daha fazlaydı.
“Yuh artık bu kadar da olmaz” dediğin bir şey oldu mu?
İmza kuyrukları, başlayıp tamamlanamayan imzalar, çok iyi söyleşilerin çok az kişi tarafından takip edilmiş olması. Istos Yayınları’nın düzenlediği “Süregiden Tarih: İlk Matbaadan Bugüne Rum Yayıncılık Geleneği” söyleşisi muazzamdı, Foti Benlisoy, Stratis Tarinas, Haris Rigas, Yannis Paisios bir kültür tarihi dersi verdi 45 dakikalık bir zamanda, bu ve benzeri söyleşileri kaçıranlar adına çok üzgünüm. Belki bundan sonraki senelerde düzenlenen söyleşilerin en azından bir bölümü sosyal medya üzerinden okurlara ulaştırılabilir, bir Tüyap video kanalı açılabilir video paylaşım sitelerinden birinde, etkinlik ve sohbetleri kaçıranlar en azından bu şekilde telafi edebilir.