Ceylan Ertem: “80’ler çocuğuyum. O dönemin travmasıdır Bergen…”
“Acıların Kadınıyım” kolyenizi twitter avatar’ınızdan biliyoruz. “Acıların Kadını” Bergen neden dikkatinizi çekti? Ve ne zamandan beri?
Türkiye’deki kadın müzisyenleri 2001 yılında Orhan Kahyaoğlu’nun okulda verdiği ödev ile başlayan süreçten beridir yakından takip ediyorum. Bir dönem pavyon şarkıcılarını da araştırırken pavyon şarkıcılarının en çok telaffuz ettiği kadın şarkıcı Bergen olmuştu. Ama tabii eskiden, çocukluğumdan, babamın kasetleri ve o trajik kezzap olayı ile bilinçaltımda çoktan yer etmişti…
Bergen’e yönelik bir alaka var; şüphesiz ki hayatının ve bildiğimiz kadarıyla trajedisinin de bu durumla doğrudan ilişkisi var. Bu alakayı nasıl buluyorsunuz? “Keşfettiler işte!” diye öfkeleniyor musunuz?
Açıkçası keşfedilmesinden, bahsedilmesinden memnunum. Çünkü arabesk türünün en önemli temsilcilerinden olması dışında Bergen, kadına yönelik şiddetin en güçlü simgelerinden de aynı zamanda. Bu ağır ve giderek büyüyen mevzuya dikkat çekmesi anlamında Bergen’in popülerliği zarar getirmez düşüncesindeyim. Üstelik olduğu yerden çok daha yukarıda bir yerlerde olması gerektiğini düşünüyorum Bergen’in, öfkelenmiyorum, mutlu oluyorum (:
İlk temasınız aklınızda mı? Bir şarkısı mı sebep oldu?
80’ler çocuğuyum. O dönemin travmasıdır Bergen. Küçücük çocukken annenize sorarsınız, “anne bu kadının saçı neden gözünü örtüyor hep” diye. Anneniz de acımaz patlatır cevabı…Sen Affetsen Ben Affetmem ilk hatırladığım şarkısıdır.
Biz Barana ile Hollanda’da 2 tur yaptık ve tur boyu Bergen’in Sen Affetsen Ben Affetmem ‘ini çaldık. Öncesinde rahmetli Behsat Üvez, Hollandalılara Bergen’in hikayesini anlatınca salondan gelen seslere inanamazdınız ve parça bir ayin gibi çalınırdı, ağıt gibi. Bittiğinde ağlayanlar, gözleri dolanlar çok olurdu. Buradaki turnede de çaldık, aynı duyguyla… Ama ağlayan az oldu. Neden mi? çünkü alışkınız. Çünkü her gün bir kaç kadın öldürülüyor, tecavüze uğruyor ve bu bizim için çok sıradan, ne acı!
Edebiyatta bir muadili kim olabilir diye sorsam, ne dersiniz?
Hiç bilmiyorum… Sizce?