Mesut Varlık: “Yarasını estetize etmeyi bilen bir kadın olarak Bergen…”
okuma süresi 2 dakikaBergen’i ilk nerede duyduğunu, nerede dinlediğini anımsıyor musun?
Ortanca ağbim gerçek bir arabesk dinleyicisidir. Bekarlık, yani ilkgençlik yıllarında sabahın köründe uyanır, teybe bir kaset takar, o bangır bangır çalarken hazırlanır, işine öyle giderdi —orta ikiden terk. Tabii bu sırada ev ahalisinin yanında alt ve üst komşular da uyanırdı. Kaç kere şikayet ettiler ama nafile… Bergen’le ve diğerleriyle tanışmam böyle oldu. Sonradan saçlarını yüzüne örtmesinin nedenini öğrendiğimde çok etkilenmiştim. Yarasını estetize etmeyi bilen bir kadın olarak hafızamda yer etmiştir Bergen…
Bergen, edebiyat için “verimli” bir figür mü dersin? Bergen’in oynadığı “Acıların Kadını” dışında bir film olsa fena mı olur?
Yanılmıyorsam Bergen üzerine ne bir film ne de bir kitap var. Kültür hayatımızdan böyle bir figürün bunca sessizlikle karşılanıyor olması garip. Hele ki kültür hayatımızda özellikle “iade-i itibar” yıllarını yaşadığımız böyle bir dönemde. Sulandırmayan veya ağlaklığa düşmeyen bir Bergen portresini merakla bekliyorum. Türkiye’deki kadın profili açısından çok önemli sözler edebilmenin bir vasıtası olabilir. Umarım yıllar sonra da olsa Selim İleri’nin Hepsi Alev’i gibi bir roman yazılır Bergen üzerine —onun da filmi çekilse keşke.
“Tanrım kötü kullarını sen affetsen, ben affetmem” temennisi hakkında ne düşünüyorsun?
Temenniden ziyade bedduaya yaklaşan bir haykırma sanki… Hepimizin ihtiyacı olan bir inat hali. Örgütler ya da toplumlar için hiç şüphesiz uygun olmayan bir tavır. Ama insan için gerekli olduğunu düşünüyorum —körü körüne değil de, prensiplere dayanan inadın peşinde olmak, aynı zamanda etik bir tavırdır, bana göre. Hafızayı diri tutar; böylece hayatı cehenneme çevirir, zaten cehennem olan şu nefesli hayatın ne menem bir şey olduğunu anlamasını sağlar insanın…
Bergen’in edebiyatta muadili var mı sence?
Diğer türlerden ziyade şiire bakmak gerekir sanırım. Arabesk duyguda şiir yazanlar çok var tabii ama anmaya değer değiller bence. Bir bütün olarak Bergen profoline “muadil” denecek kadar uyan biri yok sanırım. Ama olsaydı eğer, “ona kötü bir şey olsun istedim. / bana aşık olsun istedim” diyen Lâle Müldür ile “Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi” diyen Gülten Akın arasında biri olurdu herhalde. Fena halde güzel olabilirdi…