Bizim mahalle

okuma süresi 2 dakika
Ağlamayıp taş atsaydım eğer mahallemizi yıkamazlardı belki. Ağlamayıp taş atsaydım eğer attığım taşlar da tebrik ederdi beni. Ben de “Yapmayın arkadaşlar, bunu birlikte başardık,” derdim.

Bizim mahallenin delisi olmadı hiç. Olsaydı eğer gidip onunla dertleşirdim. “Deli misin oğlum sen. Git başımdan!” derdi, ben de gülerdim. Hangimizin deli olduğunu sorgulamadan uzaklaşırdım yanından. Salıncakları mahallenin uçarı çocukları tarafından kırılmış sessiz bir parkta oturup içerdim. İçtiğim ilk biranın boş şişesi sorardı “Neyin var?” diye, ben cevap vermezdim.

Bizim mahallenin fırlama çocukları vardı. Benden duymuş olmayın Ahmet Amca salıncakları da onlar kırdı. Şimdi neredeler bilmiyorum ama ne yaptıklarını biliyorum. O çocuklar işleri büyütüp kalp kırmaya başladı. Yanmayan sokak lambalarının altında ağlayan gözü yaşlı kadınlar bıraktılar arkalarında. Ve inanır mısınız hiç arkalarına bakmadılar. Sokak lambaları sordu hayırdır diye, cevap veren aynı sokağın kırık dökük kaldırımları oldu hep.

Bizim mahallenin, üç beş arkadaş birleşip aynı anda âşık olabileceğimiz etli butlu güzel bir kadını olmadı hiç. Eğer olsaydı ben aradan çekilirdim. “Kardeşlerim buyurun, Mualla Abla sizindir,” derdim. Mualla Abla ondan vazgeçtiğim için bana âşık olurdu. Eve gidip olanları abime anlatırdım, abim hayal gücüme bir altın madalya takardı. Altın madalya gülerek sorardı “Hayırdır?” diye. “Siktir git göt oğlanı!” derdim.

Bizim mahallede sürekli ağlayan genç bir kadın vardı. Olmasaydı, hiçbirimiz bilmezdik korkunun mantıktan daha kuvvetli olduğunu. Sevgilisinin onu aldatacağından korkmazdı. Bir ay sonra öğrendiğinde onu aldattığını, bu kadar üzülmezdi. Ayrıldıkları gün ağlayarak bindiği otobüs sormazdı “Neyin var?” diye, “Git başımdan!” demezdi ağlayan genç kadın. Belki de hiç tanışmazdı Yıldız Tilbe’yle. Bizi de tanıştırmazdı.

Bizim mahallenin sokağın ortasına sandalyeleri dizip düğün yapan insanları olmadı hiç. Sokakları o kadar dardı, düşünün. Ama olsaydı eğer çok eğlenirdik. Çekirdeklerimizi alıp balkondan izlerdik. Ben koşarak şantörün elinden mikrofonu kapardım. Kaptığım gibi “Hayatın kaydı oğlum!” diye bağırırdım damada. Yaptığım şeyden pişmanlık duymadan acil serviste açardım gözlerimi.

Bizim mahallede varlık da vardı yokluk da. Bir yerden sonra tükenen kelimeler gibi, yarım kalmış bir cümle gibi bizim mahallemiz de bitti gitti. Yıkım ekiplerinin geldiği gün çok ağladım belki gözyaşlarımda boğulurlar diye. Ağlamayıp taş atsaydım eğer mahallemizi yıkamazlardı belki. Ağlamayıp taş atsaydım eğer attığım taşlar da tebrik ederdi beni. Ben de “Yapmayın arkadaşlar, bunu birlikte başardık,” derdim.

Fotoğraf: eskins (deviantart)

About The Author

Diğer yazılar

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.