Omuz başından devam edince

okuma süresi 2 dakika
Bir yandan konuşuyor bir yandan bir dakikayı altmışa bölüyor sonra da aklına ilk gelen sayı ile çarpıyordu. ‘Tamam, sen meyhanede yer ayırt, ben şimdi kalkıyorum’ dedi. Zaten hep merak etmişti rakı ile bol baharatlı mezeler iyi gider miydi diye...

‘Gelebilirim biliyorsun değil mi?’

Mesajı okuduğunda daha ikindi vaktiydi. Meyhanelerde hala yer bulma şansları vardı. Telefonu bir süre elinde tuttu ve gülümsedi. Geniş bir bulvarda sanki onu görmüş gibi gülümsedi.

‘Gel’ dedi.

Bir-iki satır daha yazdı, bir iki satır daha okudu.

‘Eğer ki bir ihtimal gelemezsem yanlış anlama beni’

Gülümsedi ama bulvarlar daralmış duvar olmuştu. Evinde bir duvarı anımsadı. Evinin duvarında, bir şairin bir dizesini hatırladı.

‘Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu’ yazdı, gönderdi.

O gün telefonunun ekranından başka hiçbir şey okumadı. Kafasını denize doğru çevirdi. Şehrin neredeyse en dik yamacının tepesinde oturmuş ikindi çayını içiyordu. Bir denize baktı, bir çayına baktı, bir daha gülümsedi. Bulvar bulvar gülümsedi, bu hissi sevmişti.

Birbirlerini en son gördükleri zamana dair çok bir şey hatırlamıyordu ama bir kelime dönüyordu aklında: sere serpe. Ayrı mı yazılıyordu birleşik mi onu anımsayamıyordu ama o günü düşündükçe birleşik yazılması gerektiği konusunda ısrarcıydı.

‘Ellerin ve omuz başlarının birbirini bulduğu’ bir odada günün ışımasını izlemişlerdi. Derken olmayan oldu ve uyuyakaldı. Gün, avcunun içindeki beni perdeleri açmadan seçebilecek kadar ışımışken uyuyakaldı. Başını, omuz başından devam edince vardığı sırta koymuş ve uyuyakalmıştı. Hem de az buz değil neredeyse üç çeyrek saat kadar.

El yordamıyla yüz ölçümü hesabı yapacak olsa kendi yüz ölçümünü yapsa yetecekti. Saçları hafifçe o omuz başına düşmüştü, boynu desen tutulmuştu tabii ki. Uyandığı an ile boynunu hareket ettirdiği an arası güzel bir baharat tadındaydı. Ağzında dağılıyordu.

Yutkundu. Çayından bir yudum daha aldı. Ağzında aynı baharat tadını hissetti. Dudağının kenarı çoktan kıvrılmış kulağına ulaşmaya çalışıyordu. Bu hissiyatların ne kadar kısa ömürlü olduğunu biliyordu. Elini çantasına attı, telefonunu buldu.

‘Alo, neredesin?’

Bir yandan konuşuyor bir yandan bir dakikayı altmışa bölüyor sonra da aklına ilk gelen sayı ile çarpıyordu.

‘Tamam, sen meyhanede yer ayırt, ben şimdi kalkıyorum’ dedi.

Zaten hep merak etmişti rakı ile bol baharatlı mezeler iyi gider miydi diye…

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.