Rakıcı ehlikeyfe 50 kitap!

okuma süresi 14 dakika
Elimi çeneme koydum, “Ehlikeyif adama ne önermeli” diye düşündüm, yazdım. Yazarken elimi çenemden çektim.

Elimi çeneme koydum, “Ehlikeyif adama ne önermeli” diye düşündüm, yazdım. Yazarken elimi çenemden çektim.

“En sevdiğim kitaplar listesi”ne çevirmemeye çalıştım. Misal, Oğuz Atay’ın, Murat Belge’nin başka kitapları vardır daha çok sevdiğim. Listeye Salinger, Kafka bile koymadım, o kadar yani.

Cehaletim, cesaret edemeyişim ve unutkanlığım kaynaklı haksızlıklar silsilesi yapmışımdır. Bu yüzden, Selahattin Hilav, Fethi Naci, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, Ece Ayhan, Cahit Kayra, Tomris Uyar, Mehmed Kemal başta olmak üzere pek çok aşağıdaki listede adı geçmesi gerekenden özür dilerim.

Rakıyla, mezeyle, meyhaneyle ilgili kitaplar eksiğinin farkındayım. Özellikle onlarla doldurmak istemedim listeyi. Bu tip ve epey genişçe bir liste için Rakı Ansiklopedisi’nin kaynakçası idealdir.
Ne demiş atalarımız; “keyif paylaştıkça büyür”. Maksat keyif büyüsün.

1. Rakı Ansiklopedisi / Kolektif: Biz yayınladık diye söylemiyorum, rakı âlemi, bu kitaptan öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılabilir pekâlâ. Enfes bir içerik. Ben biliyorum, hayatında rakı içmemiş kaç kişi elinden düşüremiyor. Bir alternatif kültür ansiklopedisi. İster helada okuyun, ister yatakta; hepsi olur!

2. Biz Rakı içeriz / Vefa Zat: Yine biz yayınladık diye demiyorum. Vefa Zat’ın enfes yazılarından bir seçme. Hani “iyi vakit geçirirken öğrenme” denen şey var ya. Tam olarak bu kitaptan bahsediyor o şey.

3. Meyhaneler Rehberi / Ulus Atayurt, Tan Morgül: Buna da biz yayınladık diye demiyorum dersem ayıp olacak ama n’apabilirim? Bu da enfes bir kitap. İstanbul’da değişik yerler bakınan birisiyseniz kurcalamanız zaten şart. Ama İstanbul meraklısı herkes kütüphanesinin bir köşesine koymalı. Türkçe / İngilizce

4. Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri / Reşad Ekrem Koçu: Bir üstteki kitapla beraber okunmasında müthiş fayda var. Gedikliler, koltuklar, ayaklı meyhaneler. İstanbul’un en namlı köçekleri. “Ah güzel İstanbul” diyenlere enfes Reşad Ekrem Türkçesiyle.

5. Eski İstanbul Meyhaneleri / Vefa Zat: “Ah güzel İstanbul” diyenlere bir de bugünden bir üstad. Yine bir Vefa Zat kitabı. Adından belli ne olduğu. Vefa Abimizin güzel Türkçesi ve eşsiz birikimiyle bir dönemin içki âdabı, hikâyeleri ve mekanları.

6. Corto Maltese serisi: Corto, git gidebildiğin yere! Gezgin, yakışıklı, maceracı, açık deniz kaptanı, ezilmişlerin dostu, “cool”, ehlikeyif ve entelektüel. Her rakıcının başucu kahramanı, tarih turcusu. Çizgi Roman sevmiyorsanız da deneyin. Ne sevmeyenler gördüm, ellerinden düşüremediler.

7. Mister No serisi: Uçak, daha çok “pırpır” pilotu, zampara, bela mıknatısı, maceracı, keyif düşkünü, iyi kalpli bir anti-kahraman. Nazi’lere işkencede sürekli “No” dediği için Mister No! Rakı buldu da o mu içmedi?

8. Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar: İnsanoğlu önce zamanı tanımlamış, sonra da kullanırken paniğe kapılmış. Kaliteli geçireceğim diye kendini zincirlemiş. Tanpınar da almış Halit Ayarcı ile Hayri İrdal’ı konuyu bir güzel sündürmüş, dalgasını geçmiş. Enfes bir roman, leziz bir başyapıt!

9. Momo / Michael Ende: Masal kitabı deyip küçümsemeyin. Bir üsttekiyle birlikte iyi gider. Momo, yaşadığı kasabada yaptığı birçok şeyin yanında dargın barıştıran bir çocuktur. O kadar güzel dinler ki, insanlar kavgalarını daha anlatırken durumu kavrarlar. Taa ki duman adamlar gelip zaman kavramını yerleştirip, onu zapturapt altına alana kadar!

10. Tembellik Hakkı / Lafargue: Bir nevi alternatif komünist manifesto olan bu kitap, bir üstteki kitaptaki duman adamlara savaş açar. “Şahane hayatı olan bir köyde işler sarpa sarsın istiyorsanız ortasına bir fabrika kurun ve insanları ücretli hale getirin” der. Bu kitabı okuyanlar ikiye ayrılır: Biri, “Yahu olur mu öyle şey, çalışılmayan bir dünya” diyerek küçümser. Öbürü çenesine elini yaslar, rakısını doldurur, dalar uzaklara.

11. Sait Faik hikâyeleri: Sait Faik dedikten sonra çok cümle kurası gelmiyor insanın. Sandalda önce kafayı çekmişler. Sona da kürekleri. Saatler sonra sızmışlar. Sabah bir bakmışlar ki sandal bağlı. Allah affetsin Oktay Ekşi gibi cümle kuracağım ama sahiciliğin hikâyecisi Sait Faik’in her şeyine kefiliz.

12. Çehov hikâyeleri: Dr. Anton Pavloviç Çehov. 1860’ta doğup, 44 yaşında ölmüştür. Çok zor bir hayatı, lanet bir babası olmuştur. Hüznü, çocukları, orta sınıfı, memuru çok iyi anlatır hikayelerinde. Oyunlarına laf etmek haddim değil. Ama hikâyeleri bir başka güzeldir.

13. Matthew Scudder serisi: Lawrance Block’un müthiş polisiye serisi. Viski içer, burbon. Kahve ile. Sık sık da bırakır, Adsız Alkolikler’e takılır. Gerçeği, sadece gerçeği söyler. İnsanı sürekli olarak New York’ta hissettirir. Onu okurken canınız rakı çeker mi bilmem. Benim çeker. Kendisi bilmiyor ama tam bir rakı adamı.

14. Hulki Aktunç / Büyük Argo Sözlüğü: Memleket sözlük hayatının en önemli eserlerinden. Rakı masasına kitap konmaz, ama bu konursa masayı şenlendirebilir. Önsözden koklatalım: “Argo kâğıda değil duvara yazı yazar.” “Argo dilin gizli örgütüdür.” “Argo en mazlum olduğu anda en saldırgan olabilendir.”

15. Pippi Uzunçorap serisi: Rakıcı adam çocuk kitabı okur mu? Okur tabii ki. Yeterince şahane ise boyama kitabı bile okur. Pippi Uzunçorap, çilli, örgülü saçlı, çok kuvvetli bir kız çocuğu. Yastığa ayaklarını koyarak uyur ve içinde ayak parmaklarını rahatça kımıldatabilsin diye büyük pabuçlar giyer. Çok kuvvetli ve çok neşelidir. Zihin açar, gülümseme yapar.

16. Kör Randevu / Jerzy Kosinski: Pippi Uzunçorap’tan sert bir geçiş oldu. İnsan biraz korkar bu kitabı okurken. İyi vakit geçirtir. Boyalı Kuş ile nam yapmış Kosinski’nin bu görkemli kitabı aşkla tecavüzün, alçaklıkla naifliğin, kudretle zavallılığın iç içe girdiği dehşetengiz bir kitap.

17. Türk Rakısı / Fügen Basmacı: Tekel Yayınları, bu kitabı 1996 yılında basmış. Şimdi, Google’da bile pek izi yok. İnsan görmediği kitabı önerir mi? Önerir. Çünkü, yazarına çok güveniyorum. İlk fırsatta da bir fotokopisini edinip okuyacağım. Memleket rakı tarihinin en önemli isimlerinden olan Basmacı’yı, Vefa Zat’ın şu yazısından okursanız, hem onun hem de rakı kelimesinin kökeni hakkında fikir sahibi olursunuz: http://raki.buyukkeyif.com/article/Raki-tabiri/DUNDEN-BUGUNE/5000000000006947/desc

18. Bütün Şiirleri / Orhan Veli Kanık: “Bir de rakı şişesinde balık olsam”dan daha ünlü bir rakı dizesi olabilir mi? Mâlumunuz, şöyle özetler kısa hayatını: “1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rifat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim”.

19. Keyif Verici Maddelerin Tarihi / Cennet, Tat ve Mantık / Wolfgang Schivelbusch: Yazarının adı biraz ürkütücü: Wolfgang Schivelbusch! Kitabın kendisi değil ama. Acayip şeyler öğrenebilirsiniz bu kitaptan. Misal, Ortaçağ’da karabiberin bir keyif ve statü unsuru olduğu; hatta para yerine kullanıldığından başlayarak envai çeşit rakı dışı bilgi var. Rakı içmeyen insanların keyif almak için nasıl kıvrandığını da göstermesi itibarıyla ibretlik bir eser.

20. Neyzen Tevfik külliyatı: Neyzen bu. Kendisi konuşsun: “Beni rakıya teşvik eden olmadı. Ben, ona hürmetle başladım, tazimle içtim. Bir zemzem gibi dudaklarıma değdirdim. Bugün içmediğim halde, ona hâlâ bir hiss-i hürmetle mütahassisim.”

21. Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası / Vefa Zat: Vefa Abimizin en önemli kitaplarından birisi. Benim de okuduğum ilk rakı kitabı. 1994 yılında ilk defa basılmış bu eser tam olarak adını anlatıyor. Bu listedeki “Biz Rakı İçeriz” kitabının adını da bu eserin arka kapağının ilk cümlesine bakarak koymuştuk.

22. Bir Dinozorun Anıları / Minâ Urgan: Adı her ne kadar “Şarap şişesi” demek olsa da rakı sevgisiyle tanınır Minâ Urgan. 1998’de epey yaygara koparmış bu keyifli kitabı, epeydir unutuldu. Bir hatırlatayım dedim.

23. Çayın Kültür Tarihi / Stephan Reimertz: Karşı çıkanlar kaybeder. Çay, rakının sonunda da yanında da iyi gider. Sakinleştirir, keyiflendirir. Kitap, çayın 5000 yıllık tarihini anlatırken keyifle geçirilen zamana övgüler düzüyor: “Çay içen kişi, hem çalışmaktan hem de hiçbir şey yapmamaktan uzaktır, kendisine ve dünyaya eşit mesafede durur ve günün efendisidir.” Size bir şeyler hatırlattı mı?

24. Aziz İstanbul / Yahya Kemal Beyatlı: Rakı ile enfes giden iki şey, İstanbul ve Türk Müziği bol bol bulunur Yahya Kemal’de. Üstad hayattayken hiçbir kitabı yayınlanmamış. Ne kadar hüzünlü değil mi? Bu arada, ben Vefa Abimizden, Vefa Zat’tan öğrendim. Yahya Kemal, rakı bardağına bir yaprak maydanoz koyarmış. Sebep olarak da “Bir yaprak maydanoz rakının gamzesidir, içerken gülümser bana” dermiş.

25. Memleketten İnsan Manzaraları / Nâzım Hikmet: Elbette bir kaç aşk (Ece Ayhan’ın deyişiyle kartpostal) şiiri istisnası hariciyle bütün Nazım eserleri rakıcının başucu kitabıdır. Ama bu kitap daha bir özeldir. Çünkü rakı muhabbet işidir. Memleketten İnsan Manzaraları, bütün bir memleketle muhabbet eder.
26. Çilingir Sofrasında Rakı / Deniz Gürsoy: Kitapta biraz ahkam kesiliyor; genel olarak racon anlatılıyor. Keyifle ve kolayca okunabilen bu kitap, Gürsoy’un yeme içme konusundaki bir dizi kitabının en önemlisi. “Rakı masasından nasıl kalkıldığı çok önemlidir. Davranış biçimindeki gevşeme dozuna ve sırasına göre keyif, çakırkeyif, vilsisipit, sarhoş, yüklü, paşazom, zom, küfelik olarak kalkılabilir.”

27. Karpuz Şekerinde / Richard Brautigan: Bu kitabı okumadan önce lütfen şöyle genişçe yayılabileceğiniz bir yer yapın. Fondaki sesleri masalsı ve dikkat çekmeyecek bir müzikle, misal Chopin ile stabilize edin. Bir duble de rakı koyup ayaklarınızı uzatın. Kitap, tatlı tatlı akacak, enfes bir meze olacaktır.

28. Aylak Adam / Yusuf Atılgan: Adına yakışır şekilde aylak bir adamın manita yapıp iki kişilik bir toplum oluşturma teşebbüsünü anlatan enfes bir psikolojik roman Aylak Adam. Edebiyatımızın en kıymetli eserlerinden birisi olduğuna da sanırım kimse itiraz etmez. Kafka’nın K.’sı var ise, Atılgan’ın C.’si var.

29. Memleket Hikâyeleri / Refik Halid Karay: Hırçın ve muhalif Karay’ın en önemli eserlerinden. Edebiyatımızın en güzel Türkçelerinden birisine sahip bu kitapta geçmiş dönem Anadolu’sunda güzel bir tur atarken, arada demlenir, “memur kimdir, köylü nedir” soruları üzerine derinlere dalabilirsiniz. Lakin piyasadaki Karay’lar, o güzel Refik Halid Türkçesine -hem de oğlu tarafından- “karışılmış” versiyonları ne yazık ki. Tavsiyem, sahaf gezinmeniz.

30. Dehşetler ve Uzmanlar / Adam Philips: Kim bizi her konuda uzman olmaya zorluyor allasen? Çocuk yapmak bile nasıl oldu da uzmanlık işi oldu? Giyinmekten yemek yemeye neden uzun bilgiler edinmeden hareket edemez olduk? Nedendir bu anormallik, ne yapmalı? Ehlikeyfin elini çenesine koyup düşünme kitabı.

31. Tarih Boyunca Yemek Kültürü / Murat Belge: Her ne kadar benim bayıldığım Hint mutfağını sıfır, hiç beğenmediğim Çin mutfağını bir olarak ansa da bu kitaptan çok şey öğrendim. Latif Demirci’nin enfes çizgileriyle güzelleşen kitap, mutfak meraklısı ehlikeyfe hararetle önerilir.

32. İstanbul Gezi Rehberi / Murat Belge: Rakı mevzubahis ise konu bir şekilde İstanbul’a dayanır elbet. İstanbul da bu kitapla gezilir. Zaten İstanbul’da yaşıyorsanız dudak bükmeyin. Ankara’da büyümüş birisi olarak az İstanbullu gezdirmemişimdir bu kitapla İstanbul’da.

33. İstanbul Ansiklopedisi / Reşad Ekrem Koçu: İstanbul deyip de bu efsane esere bulaşmadan olmaz. Bu hiçbir zaman tamamlanmamış müthiş ansiklopedinin ancak fotokopilerine sağdan soldan ulaşabilirsiniz. Koçu’nun enfes Türkçesiyle enfes bir ansiklopedi. Bir göz atın kapağına: http://photos1.blogger.com/blogger/4794/396/1600/165cover.jpg

34. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi / Kolektif, Tarih Vakfı: 8 ciltlik 4500 sayfalık bu teferruatlı ansiklopedi de her ehlikeyifin kitaplığında bulunması gerekli bir eser.

35. Madde 22 / Joseph Heller: Ehlikeyif, geyikçidir. Bu kitap da geyik muhabbetinin şahı, anti militarist edebiyatın feriştahıdır. Madde 22 yoğurdun mayası, rakının cilasıdır. Hem herşeydir, hem hiçbirşeydir. Bu kitaptan sonra Catch 22, İngilizce’ye, saçma durumları gerekçelendiren bir terim olarak girmiştir.

36. Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş / Yahya Kemal: Hayyam’ın uzmanlık alanı şarap olsa da, ben geniş kadehlerle şarap içilen ortamlarda Hayyam okunduğunu hiç duymadım. Ama rakı sofralarında konu muhakkak bir tur Hayyam’a uğrar. Kanaatimce, rakıcılar olarak Hayyam’ı sahiplenmek hakkımızdır.

37. O Pera’daki Hayalet / Orhan Duru: ‘60’lar ve ‘70’lerde İstanbul’da yaşamış efsane Hayalet Oğuz’u anlatan kitap. Eğer hala tanışmadıysanız malsız, mülksüz, evsiz ve ehlikeyif bir entelektüel olan Oğuz’u tanımak için bu liste şahane bir vesile.

38. Bütün her şeyi / Can Yücel: Rakıcı olup da Can Yücel sevmeyene, en azından ben rastlamadım. Şairliği malum. Ama ek olarak leziz bir ehlikeyif, enfes bir entelektüel ve kendi başına aktivist Can Yücel hakkındaki binlerce rivayetten en sempatik bulduğum; gece ders çalışan çocuklarının ışığını kapatıp “Ben eğlenelim diye yaptım sizi. Profesör olun diye değil.” diyerek çalışmamaya teşvik etmesidir.

39. Tarihimizde Garip Vakalar / Reşad Ekrem Koçu: “Eskiden rakıya aslan sütü derlerdi; herkes içki içemez, rakıyı yüreği sağlam insanlar içmelidir, derlerdi. Onun için eski büyük gedikli meyhanelerdeki rakı güğümlerinin üzerine pirinçten bir yürek şekli konulurdu.” Biraz uydurukçu, her daim neşeli, üretken, bildiğiniz Reşad Ekrem’in bir enfes eseri daha işte!

40. Kasabanın En Güzel Kızı / Charles Bukowski: Bukowski edebiyatı pek çok açıdan muhteremin içtiği içkiler, yattığı kadınlar ve atıldığı işlerden ibarettir. Bunun bir hikmeti olmalı ki, Türkiye de dâhil pek çok ülkede sevilen bir ehlikeyiftir. Doğa adamı değil, kent adamıdır: “Etraf o kadar yeşil ki, yazacak bir şey gelmiyor aklıma”. Kasabanın En Güzel Kızı, bana ait bir fikre göre, Bukowski’nin en güzel kitabıdır.

41. Behzat Ç. Her Temas İz Bırakır / Emrah Serbes: Behzat Ç. amirim, güzel rakıcıdır. Güzel içer. Dağıtmaz, sallanmaz, saçmalamaz. Ankaralıdır. Aslen Ankaralı değil, aslan Ankaralıdır hem de. Benim gibi dizi hayatı Falkonetti’de takılı kalmış birisine bile dizi seyrettiren Bir Ankara Polisiyesi / Behzat Ç.’nin yaratıcısı Emrah Serbes’in enfes Behzat Ç. serisinden. İyi polisiye, iyi edebiyattır.

42. Uzun İnce Yolcular / Ümit Bayazoğlu: Bırakalım, arka kapağı anlatsın kitabın. Güzel anlatmış: Dansöz, prenses, berduş, müvezzi, amigo, feylesof, serüvenci, müzisyen, hayali, “tarzan”, şair, bakan, illüzyonist, hippiler kraliçesi, ses sanatçısı, muhabir… 34 portre: Her boydan her soydan, hem birbirinden hem herkesten çok farklı bu insanlar değişik zaman ve mekânlarda ömür sürdüler. Çoğu şimdi hayatta değil; kimi intihar etmiş, kimi cinayete kurban gitmiş, bazılarınınsa akıbeti meçhul…

43. Tütünün Kültür Tarihi / Detlef Bluhm: Böyle bir tütün güzellemesi görülmemiştir. Bu kitabı okuyunca, sigara içmenin sadece tembel işi, ama ehlikeyif işi olmadığını; tütünün diğer kullanımlarına göre ne kadar kişiliksiz olduğunu anlıyor insan. Sürükleyici bir güzelleme okumak, acayip acayip şeyler öğrenip sürekli şaşırmak istiyorsanız muhakkak edinin.

44. Seyahatin Kültür Tarihi / Winfried Löschburg: İnsan nasıl kurtlandı da kımıldamaya başladı? Merak ve hesap kitaptan mı ibaretti herşey? Roma zamanında yapılan muazzam işler sonra nasıl geri gitti? Buharlı gemi ve trenin icat olmasıyla neler oldu? Seyahat etmek, nasıl “ulaşım” haline geldi? Sürükleyici bir tarih okumak isterseniz, buradan buyrun.

45. Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam / Suraiya Faroqhi: 400 küsür sayfalık bir kocaman kitap bu. Derli toplu okumak iyi olacaktır muhtemelen. Ama ben bölük pörçük okudum. Bazı yerlerini çok defa, bazı yerlerini hiç okumadım. Ortaçağdan yirminci yüzyıla Osmanlı’da neler olup bitmiş, gündelik yaşam açısından bakınmak, mekânlar, yeme içme, iletişim, sohbet, güzellik hayatında neler olup bitiyormuş öğrenmek pek keyifli oluyor.

46. Huzur / Ahmet Hamdi Tanpınar: Huzur, aramakla bulunsaydı, hâkim unsur olurdu! Veciz laf oldu biraz, ama öyle değil mi? Bu enfes roman, bir huzursuzluk kitabı esas itibarıyla. Özellikle cumhuriyet aydınları denilen bir grubun stabil tedirginliğinin kitabı.

47. Kıskanmak / Nahid Sırrı Örik: Oğlak Yayınları ilk yayınladığında okumuştum bu kitabı. Ve vaktinde de fark edilmemiş Nahid Sırrı’nın birgün ünlü olacağını hiç ummazdım. Umsam da, gece kadın kılığında sokağa çıkmasıyla filan ünlenir sanırdım. Zeki Demirkubuz, bu enfes romanın filmini bile çekti. “Nalet” Seniha’sı, keyifli kurgusu bir yana Türkçenin nasıl da güzel kullanılabileceğinin örneklerinden.

48. Tutunamayanlar / Oğuz Atay: Nasıl eskimemiştir, nasıl bir güzel romandır bu. Bugün, orta sınıf bu kadar büyümüşken yazsaydı, kimbilir nasıl yazardı Atay romanını? Hele şimdiki sakil “kaybedenler güzellemeleri”ni görseydi ne derdi? N’alaka diyen çıkabilir. Üşenmez denk getirirseniz Lars Von Trier’in Idiots filmiyle yakın zamanlı ‘tüketin’ bu kitabı.

49. Baba / Mario Puzo: Copolla’nın ünlü Baba’sını seyrettiniz mi? Aferin. Ben de seyretmeyen kalmamıştır diye düşünmüştüm. Benim gibi önce film sonra kitap yaparsanız, kitap halüsinatif bir etkide bulunabilir. Kitap o kadar ustaca, sinematografik yazılmış; film de o kadar kitaba bağlı kalınarak çekilmiş ki, her şey birbirine giriveriyor. Kitabı okurken hakiki görüntüler geçiyor önünüzden. Rakısız sarhoş ediyor.

50. Fermat’nın Son Teoremi / Simon Singh: Son kitap da macera dolu bir matematik kitabı olsun bakalım. Fermat, yaşadığı 1600’lerde son derece basit bir teorem atar ortaya. Minik notlar halinde de “teasing” yapar. Teorem ispatlanabilir görünmektedir. Yüz yıllarca yırtınır matematik dünyası ispat için. Uğruna ödüller konur, canlar yanar. Nihayet yakın zamanda ispatlanır. Bir matematik kitabı ancak bu kadar sürükleyici olabilir. Matematik sevmeyen özellikle denesin, iyi gelir.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.