Sel’den yeni kitaplar…
okuma süresi 3 dakikaSel Yayıncılık, Esra Pekin’in “Babaannemin Usturası” romanı ile Orhan Türker’in “Pili Adrianupoleos’tan Edirnekapı’ya Unutulmuş Bir Bizans Semtinin Hikâyesi” kitaplarını okurla buluşturdu.
“Yalnızlığını kabullenmiş ve bir şekilde hayatta varolma çözümü bulmuş iki mutsuz insan karşılaştığında birbirinin sığınacak limanı mı olur, yoksa alabora mı? Hayatta bir iz bırakmaya çalışmak, var olduğunu gösteren bir direniş midir yoksa yenilgiyi kabulleniş mi? İnsanın kendini yaralaması daha mı iyidir başkasında yaralar açmaktan?”
Babaannemin Usturası tüm bu soruların cevabını arayan iki kişinin hikâyesini anlatıyor; Esra Pekin’in kendine has diliyle, oyun, sinema ve müzikle yoğurulmuş anlatısı sürpriz sonuyla okuru derinden etkileyecek…
“Tek bir işe yaradı bunca zaman, bunca merak; bir zamanlar umutla cevabını aradığın, bulunca anlayacağını sandığın, zamanını yollarına adadığın ne varsa, hepsini çöpe attın. Hayatını boşa harcadın. Geç de olsa anladın. Çok bilinmeyenli bu denklemi çözmek için fazla ahmaksın. Yani insansın. Bıraktın. Sağlamasını yaptığında hep yanlış sonuca ulaştığını kavradın. Kendine kalanla yetinmeyi, hayatı vaadettikleriyle sürdürebilmeyi, kendince yöntemler geliştirmeyi, fazlasını istemeden önce iki defa düşünmeyi erdem sayanlardansın. Yöntemlerin tuhaf karşılanabilir. Alışılmışın dışında sayılabilir. Yadırganıp, ötelenebilir.
Kimisini kan tutabilir. Keyifleri bilir.
Canını yakmak, nefes aldığını hatırlatabilir.
Anlatmak zor, pek zor olabilir.”
Esra Pekin, 1976’da İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Önce Mimar Sinan Üniversitesi’ne ardından ODTÜ’ye devam etti. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yazmaya üniversite yıllarında başladı. Yazarın ilk romanı Lilith de yayınevimiz tarafından
Pili Adrianupoleos’tan Edirnekapı’ya
Orhan Türker önceki çalışmalarında bizi, bugün bu özelliklerini büyük oranda kaybetmiş ancak 20. yüzyılın ortalarına kadar geleneksel sosyal ve etnik yapısını koruyan, çokuluslu Osmanlı İstanbulu’nun Kurtuluş, Samatya, Adalar, Galata gibi Rum ağırlıklı semtlerine götürmüş, yakın geçmişte yaşanan köklü değişimleri gözler önüne sermişti. Sıra, yine unutulmuş bir başka Bizans semti olan Edirnekapı bölgesine geldi.
Rum varlığı Fetih’ten sonraki ilk yüzyıldan sonra hiçbir zaman Türk nüfusu aşan bir üstünlük göstermese de Edirnekapı, 20. yüzyılın ortalarına kadar Türklerle Rumların ya da Müslümanlarla Hıristiyanların yan yana yaşadığı bir bölge olmuştur. Ne yazık ki sonunda, diğer kadim Rum semtleriyle aynı kaderi paylaşmış, 1960’lardan sonra Rum nüfus eriyip yok olmuştur.
Osmanlı İstanbulu’nun gözlerden ırak bu semti günümüzde, sınırları içerisinde barındırdığı Bizans ve Osmanlı mimari yapılarıyla giderek bir cazibe merkezi haline gelmektedir.
Pili Adrianupoleos’tan Edirnekapı’ya unutulmuş bir Bizans semtinin hikâyesini anlatıyor.
Orhan Türker, 1949’da İstanbul’da doğdu. Moda İlkokulu, Kadıköy Ortaokulu ve Marmara Koleji’nden sonra Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdi. Özellikle Moda’da geçen çocukluk yıllarında Rumlarla yakın ilişkisi sonucunda küçük yaşta Yunanca öğrendi. Türkiye’de Turing ve Otomobil Kurumu’nda çalışmasının yanı sıra ülkesel Yunanca tercüman-rehber kokardına sahip olması nedeniyle turizm alanında da faaliyetleri oldu. Orhan Türker’in kitapları: Osmanlı İstanbulu’ndan Bir Köşe – Tatavla, Mega Revma’dan Arnavutköy’e – Bir Boğaziçi Hikayesi, Galata’dan Karaköy’e – Bir Liman Hikayesi, Fanari’den Fener’e – Bir Haliç Hikayesi,Halki’den Heybeli’ye – Bir Ada Hikayesi, Nihori’den Yeniköy’e – Bir Boğaziçi Köyünün Hikayesi, Therapia’dan Tarabya’ya – Bir Diplomatlar Köyünün Hikayesi, Antigoni’den Burgaz’a – Küçük Bir Adanın Hikayesi, Halkidona’dan Kadıköy’e – Körler Ülkesinin Hikayesi, Psomatia’dan Samatya’ya – Bir Bizans Semtinin Hikayesi, Selanik’ten Thessaloniki’ye – Unutulan Bir Kentin Hikayesi, Pili Adrianupoleos’tan Edirnekapı’ya – Unutulmuş Bir Bizans Semtinin Hikâyesi.
CNN Türk‘ten alınmıştır.