Üstüme sinmişliğin var* (Oda ve Adam – Moda Sahnesi)

okuma süresi 3 dakika

İki insanın arasında mantıksızca çekici olanın ne olduğu bilinse idi, şiir olmazdı. İnsan birbirine nasıl ilişir pek anlaşılır bir şey değildir, bir ilişki nerede başlar nerede biter bilinmez. Aslında her şey anlardan ibarettir. Bazı anlar ritmi bozar, o an orada asılı kalmak istersin… Hayat akarda aklın durur, ritmin bir kere bozulmuştur.

Engin Hepileri’nin ve Nergis Öztürk’ün oynadığı bozulan bir ritmin oyunu “Oda ve Adam”. Klasik ilişki diyaloglarıyla, başı sonu belli bir hikayenin iç huzuruyla oyun izlemek isteyenler için çiğ bir oyun olabilir. Bu oyunda, aklın içindeki huzursuzluk var. O hiç kimseye hani “her şeyimi bilir benim” dediğimiz insanlara bile söylemediğimiz, kendimize sakladığımız, tümüyle mantıksız olduğunu bildiğimiz, çok ama çok sevdiğimiz huzursuzluk.

Bir gece bir yerde bir kadın ve erkek karşılaşır. Hiç bir şey olmaz aralarında ya da çok şey olur ama aklın binbir türlü kuyusu ve oyunu vardır. Sizi tuzağa düşürür. Herkes aynı yalanı söylerse yalan gerçek olur. Belki bir rüyadır hissedilen ya da bir kabustur gerçek hayat. Sonuçta insanın ömrü diğerinin aklında kaldığı zaman kadardır. Belkide her şey gerçekten kurgudur. Hayatta karşılıklı gerçek olunabilen çok az an vardır o da mutlaka birinden birinin egosuyla bozulur.

Teknolojinin nimetlerinden sahnede epeyce yararlanılan oyun görsel açıdan da oldukça zengin ve başarılı. (Umarım seyredeceğiniz zaman konuşan ya da sürekli bir şekilde hareket eden seyirciye denk gelmezsiniz.) Sadece altmış dakika ve tek perde olan oyunda “eee neydi bu şimdi” dememek için dağılmayan bir dikkate ihtiyacınız var. Çeşitli anların çeşitli şekillere bölünerek anlatıldığı Oda ve Adam’da panik anlarında en doğal haliyle evcilleşmemiş insani duygular var.

Oyunun ardından seyirciyle sohbet eden ekibe oyunculuk öğrencilerinden sürekli oyunun sistematiğiyle ilgili sorular gelmekte. Bence özellikle oyunculuk öğrencileri iki kez izlemeli oyunu, birinde sistemini incelerler diğerinde sadece oyunu seyrederler.

Alışılagelmişin dışında bir kurgu var oyunda ama bir masal bütün çocukların gözünde aynı şekilde canlanmaz. Herkesin kahramanı ve masaldan öğrendiği farklıdır. Bazen hikayelerin başı ve sonu yoktur, aşk zaten havada durabilme kabiliyetidir. Sadece bir an vardır ve insan o ân’ı sayısız şekilde anlatabilir yani neden diye sorgulanabilecek bir durum yok oyun da oyun zaten bir nedensizlik üzerine kurulu.

O havada kalma anının benim için bir şarkısı var yeryüzünde. Damien Rice’in Closer filminde kullanılan The Blower’s Daughter parçası. Şarkının sonunda adam sessizce söyler bütün gerçeği “I can’t take my mind off of you till, I find somebody new” (aklımı senden alamıyorum, yeni birini bulana kadar).

*Turgut Uyar

Metin: Eric de Volder
Yöneten: Mesut Arslan
Dramaturji: Ata Ünal
Çeviren: Şaban Ol
Oyuncular: Nergis Öztürk, Engin Hepileri
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Meryem Bayram
Ses ve Görüntü Tasarımı: Gürkan Mıhçı, Ozan Akıncı
Işık: Turan Tayar
Reji Asistanı: Deniz Elmas
Sahne Tasarım Asistanı: Nergis Gündoğdu
Prodüksiyon Sorumlusu: Hakan Silahsızoğlu
Yapım: Mesut Arslan
Ortak Yapımcılar: Kunstenfestival 0090, Toneelhuis, Belçika
Süre: 60 dakika (tek perde)
Tam: 35 TL
Öğrenci: 25 TL

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.