Zaman mahlukuna meylimi verdim
okuma süresi 2 dakikaKış geldi. Gittiğim her yere kış geldi. Gittiğim yerlerin tamamının kışını daha önce de görmüştüm. Kış, her zaman olduğu gibi, bu sene de geldi. Sıkıcı, soğuk, koyu, karanlık. Karşında sevmediğin birini gördüğün o an gibi. Hani bazan tesadüf olur, sokağın birinden olmadık zamanda çıkar biri. Yüzünü çevirecek yer de yoktur. Karşılaşırsın. Gözün yüzüne değer. Yüzünün en önemsiz yerine bakmaya çalışırsın. Ya da arkasındaki duvara. İçinde hiç şarkı yoktur o esnada. Bir sokakta yürüyorsundur. Kış da geldi. Selamdan kaçındığım artık uzakta kalmış bir arkadaş gibi. Saçma bütün gibiler gibi geldi işte. Biz rakımıza bakalım. Bardağın yarısı boş mu, yarısında rakı var mı; onu düşünelim. Klişelerden klişe beğenelim. Suratımızı asalım. Daha iyi yaptığımız ne var?
Yaz gelince biliriz. Yaz tanıdık o akraba olarak gelir. Yorucu olabilir, aşinalıktan ötürü basit görünür, eşyaya dokunmaz, eşyaya gereksinmez. Hatta yaz eşyasızlıktır. Mümkünse üryan olmanı, üryan kalmanı talep eder yaz. Güneşe dönmeni ister. Güneş de çok uzun bir zamandır doğu yönünden doğuyor dünyaya. Güneşi doğmak fiili ile tarif etmek de acayip. Değil mi ama?
Bahar kısa. Bahar geçici. Bahar kumrular için. Kumrular da habire gurulduyor. İçinde kumru geçen şarkı ve türküler rakıya çok yakışıyor, o ayrı. Rakıya yakışan her şey ayrı zaten. Her şeyden. Büyütüyorum, olsun. Kış geldi çünkü, her yer karanlık. Mağrip mi yoksa?
Adam şiir yazıyor, bir isim bulmak durumunda kendine. O isim işte, takma adı. Mahlası. Fuzûlî’ninki bilinir, kibirli de bir hikâyedir bana kalırsa. Belki uydurmadır da, bilemem. Bağdatlı Fuzûlî’yi sevmek imandandır, o da ayrı. Noksan. Âşık Noksanî demiş kendine. Kastediyor cana.
Geldim şu âlemi islah edeyim
Özümü meydanda gördüm sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim
Sermayemden zarar gördüm sonradan
Kış geliyor. Bir zaman sonra geçecek. Kar hiç yağmayacak. Biz hiç üşümeyeceğiz.