Elif Türkölmez: “Fırından yeni çıkmış sıcak kurabiyeleri kulağımla yiyorum sanki!”
okuma süresi 2 dakikaElif Türkölmez, Bergen seviyordu biliyordum. Ve Bergen’iBergen seven bir kadına sormalıydım kesin. Dedim “Elif, sana Bergen’i sorsam…” “Sor hadi” deyince yıldırım hızıyla bir röportaj yaptık. Sevdiklerinin vesikalık fotoğrafını yanında taşıyanlara gelsin. Hem Bergen’in saçıyla örtmediği tek gözüne bakarak iki tek atmadan bitirmek olmaz bugünü.
Neden Bergen?
Telaffuzunu seviyorum. Onu dinlerken, fırından yeni çıkmış sıcak kurabiyeleri kulağımla yiyor gibi oluyorum. Şarkıcı olmasaydı, postanede çalışırken görseydim onu mesela, bu sefer deher gün mektup atmaya gider, posta ve telgrafla ilgili sorular sorardım.
Bergen’den ne çalsa, o kadehler masadan kalkıp ortada buluşur? Neden özellikle o şarkıda?
Elimde Duran Fotoğrafın güzeldir. Cüzdanlarında kocalarının fotoğrafını taşıyan kadınları hatırlatır bana. Sevdiklerinin vesikalık fotoğrafını yanında taşımak, insanlığın gurur duyabileceği üç beş davranışından biridir. Diğerleri de karşına koyup dertleşmek ve fotoğrafa kadeh kaldırmak.
Ne zamandan beri Bergen dinliyorsun? 80’de çocuk olan biri olarak Bergen’e dair ilk hatıran nedir?
Bizim alt kata bir kadın taşındı bir gün. Kocası, işten döndüğü saatte çamaşır yıkıyor da çorbayı ısıtmıyor diye leğenin içinde ellerini doğramış jiletle. Ellerinden kanlar şıpır şıpır damlayarak koşmuş sokaklarda. Bir muhabbet kuşu vardı, tavşan dudaktı, derin bir yarık… Belissima sürerdi, Bergen dinlerdi. Talihsizler, Son Ağlayışım, Sen Affetsen Ben Affetmem… Ha bire “Kuşu sevicem hemen gelirim” diye ona inerdim. Çok güzel, çok güçlü, çok havalı gelirdi. Ellerinden kanlar şıpır şıpır… Ilık karpuz verirdi bana, evinde buzdolabı yoktu. Avcılar’a taşındı gitti, izini kaybettik. Çok sonra duyduk ki, kocası bıçaklamış Müesser ablayı, ölmüş. Şöyle bir bardak soğuk su içemeden öldü kadın diye düşünmüştüm.
Bergen’i bugün o günlerden “daha kıymetli” yapan şey nostalji midir, değilse nedir sence?
Kabuklu bir kadın Bergen. Sadece yarasını örten saçı yeter. Açıp açıp bakmak, kaşımak, soymak istiyor olabilir insanlar.
Bugün yaşasa ve onunla röportaj yapsan, ilk ne sorardın?
Onunla röportaj yapamazdım, beceremezdim. Ama annesinin elini öpmek çok isterdim. Mezarını, kızının yanına kazdırmış, kimse artık gelip de kızına dokunamasın diye.