Fahri Bey

—Hoş geldiniz, buyurun oturun.
—Hoş bulduk.
—Görüşmeye başlamadan önce bir anket doldurmamız gerekiyor.
—Tabii, başlayalım.
—Adınız?
—Fahri
—Soyadınız?
—Gölce
—Doğum yeriniz?
—İzmir.
—Teşekkürler. Şimdi diğer sorulara geçiyoruz.
—Geçelim.
—Neden başka şirketler değil de biz Fahri Bey?
—Logonuz çok güzel. Kırmızıyı severim.
—Daha önce herhangi bir psikolojik tedavi gördünüz mü?
—Lisede âşık olduğum kız saçlarımı okşamıştı. Onun dışında, hayır.
—Kendinizde olumlu gördüğünüz özellik nedir Fahri Bey?
—Öyle bir özelliğim yok.
—Peki, olumsuz gördüğünüz özelliğiniz de mi yok?
—Var, sevdiğim zaman bokunu çıkarıyorum.
—Hayatınızda unutamadığınız bir dönüm noktası var mı?
—Her insan gibi benim de unutamadığım anlar var tabii. Bir akşamüstü Güvenpark’ta buluşmuştuk sevdiğimle. Kuşlara atması için yem aldıydım ona. Öyle güzel gülüyordu ki, bir an hiç akşam olmayacak sanmıştım.
— Özgeçmişinizde İngilizce seviyenizi “yüksek” olarak belirtmişsiniz.
—Evet, yazları animatörlük yapıyorum Antalya’da.
—Sadece animatörlük ile mi geliştirdiniz İngilizcenizi?
—Aynen öyle oldu. İnsan yeter ki istesin.
—Peki, ıssız bir adaya düşseniz yanınıza ala…
—Metin, Ali, Feyyaz!
—Efendim? Böyle mi not edeyim?
—Tabii ki!
—Şimdi size kaybolan yıllarınızı verseler?
—Yine kaybederim.
—Biraz ara verelim mi? Ne dersiniz?
—Gerek yok, yorulmadım ben.
—Güzel. Peki, alkol ile aranız nasıl?
—Kadınlar gibi.
—Biraz daha açar mısınız?
—Param olunca ağzıma doluyor.
—Teşekkürler Fahri Bey. Son olarak… Kendinizi on sene sonra nerede görüyorsunuz?
—Plüton.
—Anlamadım?
—Çok hakkı yendi gezegenin, yazıktır. Biz etmeyelim bari.
—Tekrar teşekkürler Fahri Bey, tüm dünya adına.

About The Author