Televizyonun en sinir bozucu tipleri
okuma süresi 7 dakikaBazısından gerçekten ölesiye nefret ediyoruz, izlediğimiz diziyi ileri sarasımız geliyor, ölse de çıksa diziden keşke diye geçiriyoruz içimizden; bazısına o kadar kötü hisler beslemesek de “ne pis insan bu” diye düşünüyoruz; bazısının iyi insan olmadığı ve sinirlerimizi bozduğu aşikâr ama yine de güldürüyorlar bizi. İşte televizyondaki en sinir bozucu dizi karakterlerinden kısa bir derleme:
1- JOFFREY BARATHEON – Game of Thrones
Şüphesiz ki dizi tarihinin en sinir bozucu, en nefret uyandıran karakterlerinin başında bu velet gelir. Velet dediğime de bakmayın, bu çocuk koskoca kral nihayetinde. Fakat evlat olsa başı okşanmaz, yüzüne merhametle bakılmaz. Dizinin en kötü karakterli, en çıkarcı ve zalim karakterlerinden biri olan annesini bile solluyor bu çocuk, annesi onun yanında daha anlaşılabilir bir hal alıyor. Başka bir dizi evreninde muhtemelen seri katil, seri tecavüzcü, işkenceci falan olurdu. O denli vicdansız, cani, sapkın, o kadar ergen, korkunç bir egoyla sarıp sarmalanmış (anası sağolsun), bir o kadar korkak ve akılsız Kral Joffrey’in sonu gelsin diye az beklemedi Game of Thrones izleyicileri. “Pis bardak kırılmaz” derler ya, hakikaten kırılmaz mı, onu ilerleyen bölümlerde göreceğiz artık, kırılmasını umut ederek pek tabii.
2- THE SWEDE – Hell on Wheels
Öncelikle izlemeyenlere not: Dönem dizisi arayanlar için ihmal edilmemesi gereken bir dizi Hell on Wheels. Amerikan İç Savaşı’nın hemen ertesinde bir demiryolu inşa hikâyesi. “Kapitalizm nedir, nasıl yapılır?”ın çok şahane bir anlatısı olan bu dizide Swede, namıdiğer “İsveçli” de dizi tarihinde yer eden en nefret duyulası adamlardan biri. Adam öldürmeyi bir zevk meselesi, bir hayat felsefesi haline getirmiş pek çok dizi karakterine rastlayabilirsiniz; ama İsveçli gibisine rastlamak zor. Adam hem çetrefilli, hem tiksindirici bir zekaya sahip; zaten “kötü adam”ı bol, akan kanın durmadığı bir ortamda en berbat karakter tahtını hiç boş bırakmıyor. Ama öyle gerçekdışı bir kötü adam tiplemesi de değil ha. Onun olduğu sahneleri izlerken iştahınız kapanıyor, hafif hafif hayattan soğuyorsunuz, o kadar söylüyorum.
3- WIL WHEATON – The Big Bang Theory
İtiraf edelim, Big Bang Theory’deki en sinir bozucu karakterlerden biri Dr. Sheldon Cooper aslında. Ama kendisini tüm sinir bozucu huylarına, takıntılarına, herkesi küçük görmesine, insan ilişkilerindeki öküzlüğüne ve huysuzluğuna rağmen tüm kalbimizle seviyoruz. En nihayetinde onun bu sinir bozuculuğu bir tür “üstünzeka hastalığı”, elinde değil, aslında kötü kalpli olmadığı da açık. Ama yakın zamana kadar Sheldon’ın düşmanları listesinde üst sıralarda yer alan Wil Wheaton’ı sevemedik, sevmeyeceğiz. (Gerçek Wil Wheaton’ı değil tabii, canlandırdığı aynı adlı karakteri.) Çünkü Wil Wheaton kötü kalpli. O kadar sinir bozucu ki, her karşılaşmada dalaştığı ve acımasızca ezdiği Sheldon’ı bağrımıza basıp sevesimiz geliyor. (Fakat işin enteresanı, başka dizilerde de, Wil Wheaton tarafından canlandırılan neredeyse bütün karakterlerin aynı oranda sinir bozucu olması. Leverage’da Kaos isimli bir bilgisayar korsanını canlandırıyordu mesela, dizinin ana ekibinden olan, bizim hackerımız olan Hardison’ın ezeli rakibi ve düşmanıydı orada da. Sonra Criminal Minds, Eureka gibi dizilerde de aynı sinir bozuculukla sağlam bir performans sergilemişti. Öyle ki artık adamı nerde görsek bir yamuk bekliyoruz.)
4- SARAH O’BRIEN, Downton Abbey
Bu arkadaşı “emekçinin emekçiye ettiği zulüm” başlığı altında irdelemek mümkün. Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve sezonlar ilerledikçe sonrasında, İngiltere’de soylu bir ailenin malikanesine odaklanan dizide malikanenin hizmetçilerinden biri Sarah O’Brien. Fakat diğer hizmetçilerin yanında patron gibi duruşu, kendi çıkarları için herkesi pek düşünmeden satabilen karakteri, kimseye en ufak bir sevgi beslemeyen duygusuzluğu onu listemize sokuyor. Küçük esnaf kafasıyla hizmetçilik yapıyor bu ablamız, hoş olmuyor tabii, sinir bozuyor haliyle.
5- DAVID LEE, The Good Wife
Bir hukuk firmasının merkezde yer aldığı The Good Wife’ın boşanma avukatı David Lee. Dizide öyle pek de “lanet gelsin” denilecek karakter olmasa da David Lee’nin paragöz halleri dikkatimizden kaçmıyor, notunu veriyoruz. Yine de öyle listedeki çoğu nefret uyandıran karakter kadar kötü değil durumu. “Pis” bi’ insan sadece.
6- ZIGGY, The Wire
Uyuşturucu çetelerinin, çatır çatır adam öldürülen sokakların, kirli polislerin, daha kirli politikacıların ve ruhunu satmış gazetecilerin gırla gittiği bir ortamda, katil falan olmayan ergen beyinli bir liman işçisinin “en sinir bozucu” olması tuhaf gelebilir tabii, ama Ziggy’yi tanıyanlar bilirler, adam tam bir baş belası. Dizideki en güzel karakterlerden biri olan sendikacı Frank Sobotka’nın oğlu olması da televizyondaki en talihsiz baba-oğul hikâyesi sayılabilir. Ziggy zoraki limanda çalışır, saçmasapan sebeplerle pis işlere bulaşır, bulaştığı işi de eline yüzüne bulaştırır ustalıkla, rahat durmaz, kendini de etrafındakileri de habire belaya sokar, laftan anlamaz, üstelik tam bir salaktır. Durup durup herkese sırf gıcıklık olsun diye çükünü göstermesi de cabası… Ama tüm bunlara rağmen kendisinden nefret etmediysek, muhtemelen saflık derecesinde ergen salaklığı sayesinde ve babasının hatrınadır.
7- FRANK & MONICA GALLAGHER, Shameless
Geçen hafta alkolikliğinden bahsetmiştik, bu hafta kendisini neden sevmediğimizden bahsedelim. Frank muhtemelen televizyon tarihindeki en kötü baba. Çocuklarını zerre kadar umursamadığı yetmezmiş gibi sık sık yollarına taş koyuyor. Çocuklarından para çalıyor, zaman zaman gücü yettiğince şiddet uyguluyor, canı sıkılınca evi terk ediyor, kalacak yeri kalmayınca geri dönüyor, evde olduğu zamanlarda sürekli sarhoş oluyor, hatta sırf sinir olduğu için kendi çocuklarını sosyal hizmetlere şikayet ediyor. Çocukların annesi Monica’ysa ondan da beter. Bi’ görünüp bi’ kayboluyor, sürekli yeni vaatlerle yahut isteklerle geliyor, sonra yeniden başka bir saçmalığın peşine takılıp herkesi terk ediyor. İkisinin de yalnızca kötü anne / kötü baba olmaktan çok daha beter bir durumları olduğu açık. Tabii Shameless bir hayli eğlenceli bir dizi olduğu için kendilerine ne kadar sinirlensek de, onlar da eğlencenin parçası en nihayetinde.
8- SABRİ BEY, Bizimkiler
Fazla söze gerek var mı? Hayatımızın bir kısmını esir almış Bizimkiler’in asabi, huysuz ve cimri apartman yöneticisi Sabri Bey! “Şimdi tutuyorum zabtı!” Sabri Bey.
9- HANDAN HANIM, Kuzey Güney
Kuzey ve Güney’in annesi, Sami Bey’in çilekeş eski karısı Handan Hanım, göründüğü sahnelerde ileri sarma isteği yaratıyor bünyelerde. Gerçekten dünyanın en sevimsiz karakterlerinden biri olsa gerek. Ama burada bir saçmalık da yok değil. Karakter bu zamana kadar sinir bozuculukta bir doruğa ulaştı, temelleri de şöyle atıldı o sinir bozuculuğun: Handan Hanım senelerce iki oğlunu büyütür, bu sırada da Sami Bey’den bol bol dayak yer, ezilir. Evde varlığı yok sayılır. En nihayetinde oğullarını kullanarak Sami Bey’den intikam alan, paragöz, gözü yükseklerde, oğlunun kazandığı parayı onun mutluluğundan daha değerli bulan, zengin oğlunu diğerine göre daha çok seven, kayıran tam bir “Türk dizisi kötü annesi”ne dönüşmüştür. Dayak yiyen kadın yıllar içinde böyle bir sinir bozuculuk düzeyine erişirken, dayak atan Sami Bey’se daha makul ve yaptıklarından pişman iyi baba rolüne ulaşmıştır nasıl oluyorsa. Senaristlerin kadın olması da ayrı bir hayal kırıklığı tabii. Ama en nihayetinde amaçlarına ulaşmışlar, Handan Hanım hakikaten çok fena, insanı canından bezdirir o.
10- ERDAL BAKKAL, Leyla ile Mecnun
Dünyanın en hesapçı, en paragöz adamı Erdal Bakkal. Öyle böyle değil. Küçük hesapların adamı Erdal Bakkal. Anlatılacak gibi değil Erdal Bakkal, bilenler bilirler. Ama yine de o küçük hesapların arasında mahallenin kedilerini beslemekten asla vazgeçmez Erdal Bakkal. Çoğu zaman en yakın arkadaşlarını üç kuruş için satar satmasına ama sırf mahallenin kedileri ordan besleniyor diye, o tavuk döneri satılmasa da her gün asar Erdal Bakkal. İşte bu yüzden, bu listede en sevdiğimiz sinir bozucu karakter kendisidir. Bu yüzden, “çay, Erdal Bakkal’da içilir”.