Yaz, tatil, meze, Bodrum, gurme lezzetler, vesaire…
okuma süresi 3 dakika
Bodrum, tıpkı İstanbul gibi tüm zorluklarına, artan fiyatlarına, kalabalığına, çirkinleşen yerlerine rağmen her yıl dört gözle gitmeyi beklediğim yer. Çünkü deniz-yemekler-pazarlar tarafı her nasılsa hâlâ değişime direniyor!
Sabah pazardan aldığımız bol otlu, taze çeşit-çeşit peynirli, simitli, incirli, zahterli kahvaltıdan başlayan keyif…
Öğlen cacık-gözleme-musakka ya da zeytinyağlı bir sebze-çoban salatayla devam ediyor. Arada mutlaka beş çayında yine peynirli-domatesli simit, bazen sulu sulu şeftaliler, olmadı karpuzun tadına bakılıyor. Ve ister evde ister dışarda yiyin her seferinde arkadaki muhteşem manzaralarla ayrı bir keyfe dönüşen akşam yemekleri…
Bu yıl yine 2 mekânda bu keyif doruğa ulaştı ve neden 1 yıl boyunca bu anı beklediğimi hatırlattı!
Gümüşlük Limon’da klasik bir güneşi batırma seremonisi eşliğinde nefis mezeler oluyor. Artık manzaranın etksinden mi yoksa…
Yemekler gerçekten çok mu lezzetli anlamak zor. Bu karışık meze tabağının bitmesi 5 dakikayı geçmiyor!
Mezelerden eve dönüşte deneyeceklerim, rendelenmiş kabaklı-otlu-sarımsaklı salata ile
Kırmızı fasulye-yeşil soğanlı enginar…
Elbette sıcak sıcak gelen mücver her zaman ki gibi tadına doyulmayıp ikinci porsiyona terfi edenlerden…
Bir de içinde ızgara taze köy peyniri olan, susamlı, karışık salata da evdeki sofraların vazgeçilmezi olacak bundan böyle!
Neticede Bodrum’da pek çok güzel manzaralı, güzel yemekli mekân var ama Limon, bahçe içine yerleştirdiği farklı farklı masalarıyla yarattığı farklı atmosferi, muhteşem gün batımı manzarası, basit ve güzel mezeleri ile gidip de hayal kırıklığına uğramanızın zor olduğu bir yer.
Daha da ileri gidip, gurme tarafınızı iyice cilalamak isterseniz, istikamet şehirdeki Orfoz olabilir. Daha önce Bozburun’daki Orfoz’da mest olmuş biri olarak, yeniden aynı keyfi yaşamak nefisti! Orfoz’un kendi bir tadım menüsü var ve sırayla, siz dur diyene kadar bu menü geliyor.
Önden soğuk balıklar…
Ardından leziz, yeşil ve yaz günü bile iyi gelen bir balık çorbası…
Çok basit ama bir o kadar lezzetli bir domates salatası…
Sevenleri için nefis, sevmeyenleri için “ıyyy” diyerek tabağı ittikleri istridyeler…
Ve benim favorim, hiç doyamadığım bir lezzet… Bol sarmısaklı, otlu midye… Dolmasız ama yine de güzel!
Ardından közlenmiş patlıcan geldi ama patlıcanı acı olduğundan yiyemedik. Derken gelen bu leziz bol baharatlı-otlu güveçte deniz mahsülleri pilavı derhal durumu telafi etti. En yakın zamanda tarifini de bularak, burada da yazacağım.
Gecenin bir başka favorisi de bu pamuk gibi, leziz ahtapot ızgaraydı. Bu yapımı kolay gibi görünen ızgarayı hakkını vererek yapabilen nadir yerlerden biri Orfoz. Sıradan balıkçıların pek çoğunda lastik gibi kayış gibi bir şey geliyor önünüze.
Biz son olarak pamuk gibi lezzetli yengeçle kapanışı yaptık zira saat 10’da başladığımız menüde sıra kalamar ve karidese geldiğinde saat gece yarısı olmuştu!
Gözlerimiz ve karınlarımız en güzelinden doymuş olmasına rağmen geceyi anne tatlısı (cevizli kalburabastı) ve ev yapımı karadutlu dondurmayla sonlandırdık.
Size tavsiyem, Orfoz’a gideceğiniz gün pek bir şey yemeyin, lokantaya da 9 şiftinde gidin (7 ve 9 şiftleri var). Bu sayede tüm menünün uzun uzun keyfini çıkarabilirsiniz.
Bunların dışında Bitez’dekiBağarası, Aktur’da Mey de çok keyifle yemek yediğimiz yerlerdi.
Fiyatlara girmiyorum, Bodrum genel olarak pahalı bir yer, bu tür mekânlarda ne yeseniz akıllarındaki fiks ücreti yazıyorlar sanki! Tek söyleyebileceğim, bu mekanlar o parayı verip de pişman olmadığımız yerlerdi.
