Günün Bilgisi – Fazıl Hüsnü Dağlarca
okuma süresi 2 dakika(1914-2008) Türkçenin büyük şairi. Kuleli Askeri Lisesi’ni, Harp Okulu’nu bitirdi. Önyüzbaşı rütbesinde askerlikten ayrıldı. Ölümüne dek yalnızca şiirle uğraştı. Türk şiirinde tek başına bir okul olarak benimsendi.
Dağlarca kimileyin kuşakdaşı edebiyatçılarla, çoğu kez de kendi başınalığını mey-sever bir çizgide sürdürdü. “İçkiliyken tek şiir bile yazmadığını” vurgulayan şair, özellikle gençlik yıllarında Beyoğlu gecelerinin bohem havasını solumayı severdi. Kadıköy’de oturduğu yaşlılık yıllarında, “güneşin kadehe girdiği saatlerde” bu semtin değişik meyhanelerinde görünürdü. Ayda on beş gün, meyhanelerin mukassi görünen yüzüne gülerdi. Ancak hayranlarının, masasına çöreklenmesinden davacıydı. Tanıdığı, tanımadığı kimi şiir-severler şairin keyfini kaçırabiliyordu. Bu yüzden, henüz başkalarınca keşfedilmemiş meyhaneleri seçiyordu: “İçki içtiğin zaman bir sen varsın, bir de anlamadığın biri. Yalnız içeceksen insanın mezesi kendisidir. İki kişi içince ilk kadehte berabersin, sonra ayrılıyorsun.” Meyhaneye çıkmadığı akşamlarda –ucuzken stoklanmış– rakısını evinde yudumlardı. Bir gün, bozuk çıkan bir şişe rakı nedeniyle Tekel idaresine şikâyet mektubu yazdı. Tekel yöneticileri de üstadın gönlünü almak için ona birkaç koli rakı gönderdi. 2000’li yılların başında yaşamından alkolü çıkardı. “İçkiyi bıraktıktan bir ay sonra sarhoşluğun geçiyor; bir ay daha geçince ağzın burnun yerine takılıyor. Bir ay sonra da, bir başka sen oluyorsun.”
Rakı Ansiklopedisi‘nden alınmıştır.