Süper Baba’dan çekinmek

okuma süresi 2 dakika
Bir kuşağı büyütmüş bir televizyon dizisi var. O kuşak da, şimdilerde 30’larını süren (suratını asanlar için, “bir bölümü başlarında olan” diyeyim hadi) insanlardan oluşuyor. Bu kuşak memlekette internetin içine doğmayan ama ilkgençliklerinde internete toslayan kuşak oluyor işte.

Bir kuşağı büyütmüş bir televizyon dizisi var. O kuşak da, şimdilerde 30’larını süren (suratını asanlar için, “bir bölümü başlarında olan” diyeyim hadi) insanlardan oluşuyor. Bu kuşak memlekette internetin içine doğmayan ama ilkgençliklerinde internete toslayan kuşak oluyor işte. Televizyonlarda “fenomen” diye adlandırılan dizilerin senaristlerinin doğum tarihlerine bakılırsa, artık televizyonda daha farklı şeyler görmeye başlayacağız. Bu bir temenni değil, soğukkanlı olmaya çalışan bir tespit aslında. Yoksa televizyonun niteliğini tartışmaya açmayacağım. İma ettiğimiz dizilerin (ki biz de çok seviyoruz aslında, izliyoruz bazılarını düzenli olarak) senaristleri de benzer şeyler düşünüyor olmalı, söyleşilerinden ve beyanlarından gördüğümüz üzere.

Süper Baba, işte bu kuşağın çocukluktan gençliğe geçerken izlediği dizidir. Birbirlerine sabah okulda “gördün mü ne oldu?” diye heyecanla anlattıkları dizidir. İlk aşklarını dizideki karakterlerle özdeşleştirdikleri, dizinin jenerik müziğini duydukları an bir dolu çağrışımın zihinlerine hücum ettiği dizidir. Şimdilerde bir jargona, yeni bir dile sebep olan, o dili bütün alışkanlıklarıyla inşa eden, hatta inşa edilen majör dilin yerine daha küçük diller öneren o kuşağın zihni mevzubahis televizyonsa, en çok bu diziden ilhamla şekillenmiştir.

Başrollerinde evvela Şevket Altuğ ve Sümer Tilmaç. Fiko ve Nihat yani, iki can arkadaş. Sonra, Fiko’nun eski aşkı, Nihat’ın kız kardeşi olan Jülide Kural. Sonra Şevval Sam ve Bennu Yıldırımlar. Mekân İstanbul’un en “yavaş” ve en nadide semtlerinden biri olan Çengelköy. Halen faaliyette olan Çınaraltı’nı dizide Nihat işletiyordu. Fiko da habire iş değiştiriyor, çocuklarına bakmaya çalışıyor, ailesiyle birlikte kalabalık bir evde yaşıyordu. Sürmene’den göçmüşlerdi Dersaadet’e.

Ve dahi, Âlim. O sıra bizim yaşlarımızda olan, Galatasaray’da talebe olan Âlim’le kaçımız özdeşlik kurmadık? Yıllar yıllar sonra bir kanalda tekrarları döndü ama çoğumuz izleyemedik. Bir kokuyla yüzleşmemek gibi bir şeydi o belki. Ürktük biraz bakmaya tekrar. Ki ürkmek, bu kuşağın ayırt edici özelliklerinden biridir.

About The Author

Copyright © All rights reserved. | Newsphere by AF themes.